Zonguldak Vali Yardımcısı ve Kilimli Kaymakamı Nevzat Taşdan, hakkındaki FETÖ iddialarının Mülkiye Müfettişleri tarafından incelendiğini, İstanbul Ağır Ceza'da açılan davadan da beraat edeceğine inandığı söylemiş.
Bakın İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nin kabul ettiği iddianamede neler yazıyor:
"Şüpheli Taşdan'ın kullandığı GSM hattı üzerinden 229 kez, oğlu tarafından kullanılan hat üzerinden 118 kez, yine oğlunun diğer hattı üzerinden 90 kez, diğer oğlu tarafından kullanılan GSM üzerinden ise 5 kez haklarında FETÖ'den işlem yapılan şahıslarla görüşme kaydının olduğu tespit edildi."
Bu iddialar Mülkiye Müfettişlerinin araştıracağı konular değil ki?
Telefon konuşmaları, görüşmeleri, mesajlar, hakim kararıyla savcılar tarafından araştırılır.
Öyle de olmuş.
Ve savcı sonunda demiş ki: "Silahlı FETÖ/PDY terör örgütünün hiyerarşik yapılanması içerisinde bilerek ve benimseyerek yer alan şüphelinin, açıklandığı üzere bütün halindeki ve süreklilik arz eden eylemleri ile silahlı FETÖ/PDY terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmıştır."
Bu satırları ben yazmıyorum.
Devletin Cumhuriyet Savcısı yazıyor.
Ağır Ceza Mahkemesi de kabul ediyor.
İçişleri Bakanlığı onlarca Kaymakamı görevden aldı.
Cumhuriyet Savcısının "FETÖ/PDY terör örgütünün üyesi olduğu anlaşılmıştır" dediği kişi hala görevde.
Zonguldak'ta devleti yönetenler bu durumdan rahatsız olmayabilir.
Vali, Başsavcı, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanı rahatsız olmayabilir.
Ama ben bir vatandaş olarak rahatsız oluyorum.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETÖ ile verdiği mücadeleye ters bir durum olduğunu düşünüyorum.
Nevzat Taşdan'ı al açığa.
Mahkemesi biter aklanırsa döner geriye.
Aklanmazsa saklanır. Gider bir yere.
Ben böyle düşünüyorum.
Siz nasıl düşünüyorsunuz Vali Bey?
Siz nasıl düşünüyorsunuz Başsavcı?
Siz nasıl düşünüyorsunuz Emniyet Müdürü?
Siz nasıl düşünüyorsunuz Alay Komutanı?

Alan razı, veren razı!
Herifçioğlu geçinmenin yolunu bulmuş.
Hani galeriler aracı değerinin üstünde bir fiyata çekle satıyorlar.
Aracı alan aynı galeriye ya da başka bir galeriye daha düşük bir fiyata peşin paraya satıyor ya!
Ve bunun adına 'tefecilik' değil 'ticaret' diyorlar ya!
Bizim herifçioğlu da öyle değişik bir yöntem uyguluyor.
Herifçioğlu, bir kurumda çalışıyor.
Oradan maaş alıyor.
Ama aldığı para onu doyurmuyor.
Ya da gözü doymuyor.
Lokantalardan, restoranlardan fatura alıyor, bu faturaları sivil toplum örgütlerinin başkanlarına veriyor.
Aldığı parayı cebine atıyor.
Nasıl yöntem ama.
Her şey yasal.
Her şey kılıfına uygun.
Alan razı, veren razı!
Aslında herifçioğlunun her adımı para!

Kaymakam ve Başkan...
Çaydeğirmeni'nde süt ürünleri işletmesinin bacasından öyle bir duman çıkıyor ki!
Sanırsın beldeye termik santral kurulmuş.
Haberi yaptık.
Çaydeğirmeni Belediye Başkanı Satılmış Gebeş mesaj attı: "Abi vatandaş haklı.
Çözüm bulmak zorundayız."
Devrek Kaymakamı Ümit Altay, "Hangi işletme bu Ali Rıza bey?" diyerek konuyla yakından ilgilendi.
Bizim kamudan isteğimiz ne olabilir ki?
Bir sorun varsa haber yapılır.
Yetkililer o sorunu çözmek için çaba gösterir.
Bizim için en büyük keyif, yaptığımız işin kamu adına karşılığını görmek.
Teşekkürler Sayın Kaymakam.
Teşekkürler Sayın Başkan.
Tabi işin sonunu takip edeceğiz.

Günün Fıkrası: Hırsızlar çalar
Öğretmen Mehmet'e sordu. Demirle bakır açıkta kalırsa oksitlenir, paslanır. Peki altınla gümüş açıkta kalırsa ne olur?
Mehmet düşünmeden cevabını bastırdı:
-Hemen hepsi yok olur.
Yani nasıl?
-Hırsızlar çalar öğretmenim...
(Zonguldak'ta demirlerle bakırlar açık açık yan yana duruyor. Oksitleniyor, paslanıyor. Ama yine de çalınıyor.)