Zonguldak'ta Corona Virüs vakaları her koldan artmaya devam ediyor.
Artık kimde Corona Virüs çıkacak, kimde Corona Virüs var belli değil.
Sosyal medyada şöyle bir söz dolaşıyor ya;
Bu üç şeyin kimde olduğu belli değil: Para, iman, Corona.
Tam anlamıyla bu; söz bize biraz eğlenceli geliyor ama başımıza geldiğinde o kadar eğlenemiyoruz.
Zor bir durum, Coronanın kimde olduğunu bilemezsek kendimizi korumamız biraz zorlaşıyor.
Örneğin geçtiğimiz haftalarda Karadon Müessesesi'ndeki madencileri taşıyan minibüsün şoförü gibi.
Annesinin Corona Virüs testi pozitif çıkan servis şoförü bir şey olmamış gibi işe gelip madenci arkadaşlarına virüs yayıyor.
Bunun bir de bir sürü karantinası oluyor.
Yine Üzülmez Müessese Müdürlüğü'nde bir işçi rahatsızlanıyor, işyerinden hastaneye gönderiliyor.
Madenci hastaneye gidiyor, Corona Virüs testi yapılıyor, testi pozitif çıkıyor.
Doktor test sonucu çıkıncaya kadar iki günlük rapor veriyor.
Ancak madenci eve gidip kendini karantinaya alacağına işyerine geri dönüyor.
Ve bunu kimseye söylemiyor, olacak iş mi Allah aşkına!
Herkese Corona bulaşsın da TTK'da yine üretim mi dursun?
Bunun kime ne faydası olacak, bu ne sorumsuzluk, o kadar insanın hayatını riske atılıyor.
İnsan önce kendini düşünür, kendini düşünmüyorsan çalıştığın kurumu, kurumdaki arkadaşlarını düşüneceksin.
Kurum yöneticilerini ve sendika yöneticilerini de zor durumda bırakıyorsunuz.
Yine geçtiğimiz haftalarda Corona Virüs testi pozitif çıkan ve karantinada olan bir vatandaş hastaneye gelip ilaç yazdırmıştı.
Sonra hastaneden elini kolunu sallaya sallaya çıktı, dolmuşa mı bindi, taksiye mi bindi?
Kim bilir kaç kişiye bulaştırdı, kendi hayatını riske atıyor, bir de başkalarının hayatını riske atıyor.
Buna şimdi ne denir? Sorumsuzluk falan az gelir, seri katil gibi...
Ne ara bu kadar duyarsız ve sorumsuz olduk? Bu işi hala ciddiye almayanlar var.
Coronayı ciddiye almayanlar, ciddiye alanları lütfen engellemesin.

Siz kendi içinizde 5'e bölünmüşsünüz bana ne anlatıyorsunuz?

Geçtiğimiz hafta içinde Çınartepe Mahalle Muhtarı Okan Girgin'in mahallesine gerekli olan bir hizmet için belediyeye ve Belediye Başkanı Ömer Selim Alan'a karşı duruşundan bahsetmiştim.
Kendisini takdir ettiğimi ve bazı muhtarlarla mukayesede bulunmuştum.
Bazı muhtarlar için yağcı demiştim, Okan Girgin'in bir duruşu olduğunu söylemiştim.
Köşe yazısından sonra muhtarlardan tepki geldi, Zonguldaklı Muhtarlar Derneği Başkanı Şerafettin Nas, beni aradı.
'Kızım biraz ağır yazmışsın, bütün muhtarlar üstüne alınmış' dedi.
Şerafettin Başkan benim rahmetli babamın arkadaşıdır kendisi.
Kendisini kıracak değildim, bir daha ki köşemde muhtarların hepsinin üstüne alınmaması gerektiğini yazacaktım.
Ama baktım sağdan soldan mesajlar geldi, ben de geri adım atmadım.
Ben 'bazı muhtarlar yağcı' diyorum, 19 mahalle muhtarı var, sadece ikisinden ses çıkıyor.
Siz mi üstünüze alındınız bir tek! Kendi içinizde dörde, beşe bölünmüşsünüz, herkes kendi havasında, bir de gelip bana bir şey öğretmeye çalışmayın.
Herkes kimin ne olduğunu iyi bilir, ben Okan Girgin'i yüceltmedim.
Kim aynı davranışta bulunursa ona da 'Bravo' derim.