Türkiye Taşkömürü Kurumu'ndan (TTK) 2020 yılı sonunda 1500 işçi emekli olacak.

TTK'da 6 bin küsur işçi kalacak... 2019 yılında alınan 1500 işçinin geldiği gibi gitmesi demek bu.

Norm kadro 14 bin işçi, şimdi işçi sayısı 6 bin küsurlara düşecek.

Norm kadronun yarısının bile değil, vahim bir rakam.

İşçi sayısının azalması demek; üretimin azalması demek ve iş kazalarının çoğalması demek.

Çünkü 3 işçinin yapacağı işi bir işçi yapmak zorunda kalıyor ve o da kazadan kaçamıyor.

Kömür üretiminde kullanılmak üzere mekanize sistem ve yarı mekanize sistem var.

TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu'nun girişimleriyle yarı mekanize ve mekanize sistem, bazı bölgelerde kullanılıyor.

Ancak bu mekanize sistem ayak işçisinin kömür çıkartacağı zorlu yerler vardır, işte oralara giremiyor.

Mekanize sistem olsa da TTK'da işçiye ihtiyaç var, üretim işçisine ihtiyaç var.

TTK'ya işçi almak, işçi aldırmak çok zor. 2019 yılında 1500 işçi alındı.

Onun öncesinde ise 2009 yılında 3 bin işçi TTK'ya alınmıştı.

Aradaki zaman farkı 10, koskoca 10 yıl.

Sahi bu TTK'ya işçi aldırmak neden bu kadar zor?

Zonguldak'ta işçi alımı için gördüğümüz kadarıyla bütün girişimler yapılıyor.

AK Parti Milletvekilleri TTK'ya işçi istiyor, CHP Milletvekilleri TTK'ya işçi istiyor.

MHP'li siyasetçiler TTK'ya işçi istiyor, Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) işçi istiyor.

Sivil toplum örgütleri TTK'ya işçi istiyor.

Zonguldak TTK'ya işçi istiyor, istiyorlar da istiyorlar.

Peki sorun ne? Tabi bir de Zonguldak'ta ayrı konuşup Ankara'da ayrı konuşanlar, her yeri başka başka oynayanlar var.

Bundan önceki dönemlerde bir dönem milletvekilliği yapan bir AK Parti Milletvekili gibi Ankara'da 'TTK'ya işçi filan lazım değil, işe girenler de çalışmıyor. Zaten zarar ediyor, kapansın gitsin' diyen siyasetçiler olmazsa sorun yok.

Herhalde içimizde şu an böyle Zonguldak düşmanı yoktur.

Zonguldak düşmanı yok içimizde değil mi?

Zaten TTK'ya işçi aldırmak çok zor, işte böyle milletvekilleri Ankara'da farklı konuşunca iş daha da zorlaşıyor.

1991 yılında 'Büyük Madenci Yürüyüşü' esnasında maden işçisinin 'Özal ocağa, Semra kucağa' sloganlarının Zonguldak'a zarar verdiği konuşuluyor.

'Bu slogan Zonguldak'a zarar verdi' diyemem direk ama o yıldan sonra TTK'nın durumu ortada.

Umarız en kısa zamanda şimdiki milletvekillerimiz TTK'ya işçi aldırabilir.

Yoksa gerçekten 'TTK kapanacak' cümlesi gerçek olacak.

Yasaklar gelsin, bitsin bu cinayetler ve sapkınlıklar!

Corona Virüs vakaları çoğalmaya başladı, hem Zonguldak'ta hem ülke genelinde.

Sokağa çıkma yasakları yine gündemde.

Sokağa çıkma kısıtlamalarının olduğu dönemlerde ölümlü ya da yaralamalı trafik kazası olmuyordu.

Cinayetler olmuyordu, kadın ölümleri olmuyordu, çocuk tacizleri, hayvan tacizleri olmuyordu.

Yani illa ki bu kötü işleri yapmamak için sokağa çıkma yasağı mı olması gerekiyor?

İnsanların derdi ne Allah aşkına nedir bu sapkınlık, bu şiddet merakı?

O zaman yasak gelsin, o dönemlerde ne kadar sakindi, kötü haber yapmıyorduk Corona Virüs dışında.