Başarılar.
Başarısızlıklar.
Geri dönüşler.
Belgeseller.
Hayat hikayeleri.
Okurum.
Dinlerim.
Şimdilerde sosyal medyada değişik kanallar var.
İzlerim.
Tabiri caizse...
Bir yel esiyor.
Açıyorsun kollarını.
Bırakıyorsun kendini aklının rüzgarına.
Aklına eseni yapıyorsun.
Bir çizgi çekiyorsun hayata.
Bir bakmışsın.
Başladığın yere dönmüşsün.
Daha dün gibi olan çocukluğunun geçtiği topraklara atıyorsun kendini.
Bu biraz akıllıca.
Delice olanı...
Köyü görmemiş.
Bilmeyen...
Eğitimi.
Kariyeri.
Yaşam şekli...
Hepsi farklı.
Bir kenara atıyor insanlar.
Bir bakmışsın.
Karadeniz'de bir yayla da.
Ege'de...
Akdeniz'de bir sahil kasabasında.
İşte biz buna deli fikirler diyoruz.
Bizimkine gelince.
Aslına dönmek.
Kök saldığın topraklarda yeniden yeşermek.
Kuruyan dalların yeniden filizlenmesi.
Çiçek açıp, meyveye durması.
Daha kolay...
Bazen kolay olanı seçmek de zor.
Biz zora alışmışız.
Çekingenliklerimiz var.
Hatta korkularımız.
Esasında...
Korkaklık.
Mutsuz olduğun yerde...
Kendini zorunlu olarak bağlamaktır.
Yeni ufuklara yelken açmak.
Cesaretin ta kendisidir.
Mutluluk...
Cesaret ister.

Bilmek istiyoruz...

Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.
Aristoteles...
Böyle diyor.
Biz de bilmek istiyoruz.
Öğrendikçe...
Gelişiyoruz.

Değişiyoruz.
Esasında biz...
Değişimi seviyoruz.
Gelişimi seviyoruz.
Değişim bize...
Ailemize..
Yaşadığımız bölgeye...
Hatta ülkemize değer katıyorsa.
Gerçek anlamda değişimdir.
Gelişimin böylesine talibiz.
Yoksa...
Doğaya...
Canlılara...
Ve tüm insanlara zarar veriyorsa öğrendiklerimiz.
Yaşam tarzımız.
'Ben' penceresinden bakıyorsak dışarıya.
Bizden uzak olsun.
İnsanlık tarihi çok bilip...
İnsanlara dünyayı dar eden insan tipleriyle dolu.
Ve sevgi dili kullandığı için zamanında horlanıp...
Asırlar sonra tarih sayfalarında ölümsüzleşen gerçek insanların özlemiyle yanıyoruz...
Güzeli bilip, görmek, yaşamak temennisiyle...