Devrek Belediye Başkanı Çetin Bozkurt, rahmetli ağabeyine ait çatı katında otururken, 16 aylık görev süresi içinde 750 bin liralık villa sahibi oldu.

Villanın çevre düzeni, havuzu ve son işleri yapılıyor. Kısa bir süre içinde villa oturulacak hale gelir. Peki başkan kısa sürede bu parayı nereden buldu?

Ayda 10 bin lira alsa, hiç harcamasa, hepsini kenara koysa 5 yılda biriktirebileceği para 600 bin lira. Ama başkanın aldığı ev 750 bin lira.

Çetin Bozkurt bu işi nasıl açıklayacak merak ediyorum. Seçimde bir yer satıp 200 bin lira aldıydı. Yine yer sattım demez inşallah!

Eğer banka kredisi kullanmışsa bunu da rahatlıkla kamuoyu ile paylaşabilir. Bitişiği 750 bin liraya satıldı. Eğer çok ucuza aldığını iddia ederse, müteahhidin başı derde girer!

Biz Devrek'te olan biteni araştırmaya, yazmaya devam edeceğiz.

Soru önergesi sayısını artırmaya çalışıyor

CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz kadar işi şova döken başka bir milletvekili görmedim.

Zonguldak Valisi'ne telefon açıp öğrenebileceği konuyu TBMM'de soru önergesi haline getiriyor. Meclis Bakanlığa, Bakanlık Genel Müdürlüğe, Genel Müdürlük Zonguldak İl Müdürlüğüne yazıyor.

İl Müdürlüğü Genel Müdürlüğe, Genel Müdürlük Bakanlığa, Bakanlık Meclis Başkanlığına gönderiyor.

Zonguldak'ta bazı il müdürlükleri, Deniz Yavuzyılmaz'ın saçma sapan sorularına yanıt vermek için çalışıyor!

Milletvekili İl Müdürüne telefon açsa işin aslını öğrenir. Ama soru önergesi sayısını yüksek göstermek, kamuoyunda çalışıyor algısı yaratmak için yaptığı işe bak.

Corona Virüs sürecinin başında, vaka ve ölüm sayılarını yüksek yüksek açıklayıp "Saklıyorlar" dediği günleri unutmadık. Yazık keşke ciddi işlerle ilgilense.

Mal bu... Elden ne gelir?

Bir haftayı aşkın süredir, kendi açtığımız sosyal medya gruplarında paylaşım yapamıyoruz.

Yeni isimler, yeni arkadaşla bu sorunu çözmeye çalışıyoruz.

"Bize bu 'puşt'luğu kim yapabilir?" diye düşünürken.

Biri çıktı, bizi suçladı.

Hep söylüyorum. Lastik kadar kafada sibop kadar akıl olmayınca böyle oluyor.

Şerefsizliği yapanı, kendi ikrarıyla öğrenmiş olduk.

Her konuda bizde 5-6 sene geriden gelen birinin kendisini kıskanıyormuşuz gibi yorumlar yapması ne kadar aptalca.

İnsan bu kadar nankör olmaz.

Bugünkü varlığını bize borçlu.

Ben olmasam, başkan olması mümkün değildi.

Dolayısıyla platforma sözcü de olamazdı.

En kötü gününde yanında oldum, elinden tuttum.

Bugün ortalıkta gezerken konuştuğu, söylediği ne varsa yanımızda öğrendi.

Ama dinlediklerini anlamadığı için yapamıyor ve başarılı olamıyor.

Başarısızlığının faturasını bize çıkartıyor.

Ama işte 'mal' bu!

El ve emek verdiklerimizin en nankörü bu çıktı.

Kıssadan Hisse: Genelev

Küçük kasabanın birinde bir kilisenin tam karşısında arazisi olan adam, bir genelev inşa etmeye başlamış. Kilisenin rahibi ve cemaat buna şiddetle itiraz etmişler.

Ancak mal sahibinin kendi arazisi üzerine nasıl bir iş yeri açacağına da yasal olarak karşı çıkamamışlar.

Tüm cemaatin tek yapabildiği şey, rahibin öncülüğünde bu genelev için her gün beddua etmekten öteye geçememiş.

İnşaat ilerlemiş ve açılışına birkaç gün kala her nasılsa şiddetli bir yıldırım düşmesi sonucu genelev yerle bir olmuş. Kilisenin cemaati bu olaydan duydukları büyük memnuniyeti saklamaya gerek görmemişler.

Genelev sahibi adam, Kilise rahibinin ve cemaatin direkt veya indirekt olarak bu hasardan sorumlu oldukları iddiası ile kiliseye karşı tazminat davası açmış.

Kilisenin rahibi ve cemaat, savcılığa verdikleri savunmalarında bu konuda herhangi bir şekilde sorumlu tutulmalarına şiddetle itiraz etmişler.

Bu olayın kendi dualarından dolayı meydana gelmiş olabileceği iddiasını da kabul etmemişler. Gerekli tüm belgeler tamamlanıp mahkeme günü geldiğinde hakim dosyayı dikkatle incelemiş ve taraflara dönüp:

- Bu konuda nasıl bir hüküm verebileceğimi bilmiyorum, demiş.

Ancak dosyadaki tutanaklara bakarsak ortada tuhaf bir durum var.

-Taraflardan birisi duanın gücüne inanan bir genelev sahibi,

-Diğeri ise duanın gücüne kesinlikle inanmayan bir Rahip ve cemaati!

Hisse: Herkes üzerine düşeni alsın!