'Zonguldaklıyım' deyip, cenazeni alıp 'memleket'ine götürürsen, nasıl oluşacak bu aidiyet duygusu?

Dün böyle dedik.

Zonguldak'ta doyup cenazesini bile memleketine götürenlere kızdık!

Peki Zonguldaklıların cenazeleri nerede?

Zonguldak'ın yetiştirdiği gelmiş geçmiş en büyük politikacılardan biri Veysel Atasoy değil miydi? Mezarı Ankara'da.

Ve onun gibi Zonguldak siyasetine damga vuran nice isimlerin mezarı Ankara'da

Mezarlıklarında milletvekili olmayan/en az olan il Zonguldak'tır.

Atalarımız, "Babasının mezarını bilmediğin adama kız verme" demişler.

Biz, babasının mezarını bilmediğimiz adamlara koskoca bir ili teslim ediyoruz.

Asri Mezarlık'ta Ahmet Güner'in mezarı var galiba.

İlçelerin mezarlıklarında milletvekili var.

Bu arada Trabzon'da ölen anasını alıp Zonguldak'ta toprağa veren eski milletvekilimiz Ali Uzun'u da hatırlatayım size.

Böyle Zonguldaklılar da var.

Velhasıl kelam.

Bir durum tespiti yaptık.

7 Ocak 2013 yılında yayınlanan yazıyı yayınladık.

Büyük beğeni gördü.

Çok sayıda yorum geldi.

"Zonguldak bir adım ileri gitmemiş" dendi.

Kimileri şovenistlik yaptığımızı söyledi.

Biz düşüncelerimizi özgürce dile getirmeye devam edeceğiz.

Zonguldaklılık bilincinin oluşmasına gayret edeceğiz.

Zonguldak bizim için aşk.

Seviyorsun, neden sevdiğini bilmiyorsun.

Yolunu beğenmiyorsun, havasını beğenmiyorsun.

Kaçıp gitmek istiyorsun. Gittiğinde özlüyorsun.

Kısa sürede ten uyumu sağlıyorsun.

Bağımlı oluyorsun.

Vazgeçemiyorsun.

Öyle yani.

Bir de bu kenti kadın gibi görenler var.

Kullanıp kenara atanlar.

Siyaseten, ticareten.

Bu şehirde siyaset yapıp geri dönmeyenler var.

Parayı bulup gidenler var.

Çalmakla başlayıp, hala çalmaya devam edenler var.

Bürokrat olarak gelip, hiç iş yapmadan yükselenler var.

Hala burada olup, aldığı yetkiyi düzgün kullanmayanlar var.

Bizim için Zonguldak öyle değil.

Ulaşılmaz bir sevgili gibi.

"Evet" dese koşup kollarında olacağım.

"Hayır" dese evet diyeceği günü beklediğimiz.

Öyle işte.

Günün Fıkrası: Üşüyorum baba

Bir gün bir kutup ayısıyla oğlu sohbet ediyorlarmış.

Çocuk sormuş:

- Baba senin baban da kutup ayısı mıydı?

- Evet oğlum öyleydi.

- Peki onun babası?

- Evet o da kutup ayısıydı.

Baba ayı bir yandan da işkilleniyor ne iş diye?

Çocuk sormaya devam ediyor.

- Peki onun babasının babası?

- Evet o da öyleydi.

- Peki annemin babası?

- Evet öyleydi oğlum...

- Onun babasının babası?...

- Evet ne niye bu soruları soruyorsun?

- Üşüyom baba ya üşüyorum...