Fatih Sultan Mehmet.
İstanbul'un fethinden sonra...
Yüzünü Avrupa'ya döner.
Sırbistan seferine çıkar.
Sırplar arada sıkışır.
Bir yanda Osmanlı ordusu.
Diğer yanda Macaristan.
Sırp Kralı Brankoviç çaresiz.
İki devletten birine sığınmaya karar verir.
İki tarafa da elçiler gönderir.
Yazdığı mektupta özet olarak şöyle der:

"Sırbistan elinize geçerse...
Burayı fethederseniz...
Veya size teslim olursak...
Bana ve halkıma nasıl muamele edeceksiniz?"

Sırplar Ortodoks.
Macarlar Katolik.
Macar kralı Hünyad...

Elçileri dinler.
Ve şu cevabı verir:
"Eğer teslim olmazsanız...
Ordularımız Sırbistan'a girecek...
Ve mutlaka istila edeceğiz...
Bütün Ortodoks kiliselerini yıkacağız...
Yerine Katolik kiliseleri inşa edeceğiz...

Bütün Sırplar Katolik oluncaya kadar mücadele edeceğiz...
Olmayanları ya sürgün edeceğiz...
Ya öldüreceğiz..."

Diğer elçiler Fatih Sultan Mehmet'in huzuruna çıkarlar.
Mektubu verirler.
Sorularını sorarlar.

Aldıkları cevap şöyledir:
"Siz teslim olmazsanız...
Biz Allah'ın izniyle mutlaka burayı fethederiz...
O zaman...
Tüm Sırpları, Allah indinde tek din olan İslam'a davet ederiz...
Bizim dinimizde zorlama yoktur...
İsteyen şahadet getirir...
İsteyen etmez...
İslam'ı kabul edenler, bizim din kardeşimiz olur...
Dünya ahiret saadetine kavuşur...
Diğerleri kendi klişelerinde...
Kendi dinlerini yaşamaya devam eder...
Biz, onlara adaletle hükmederiz."

[*] [*] [*] [*]
İlay-ı Kelimetullah için Nizam-ı Alem davasının amacı, özetle budur.
Allah'ın kelamını yaymak.
Aleme nizam getirmek.
Bunu gerçekleştirirken de...
İnanan...
İnanmayan...

Herkese...

Adaletle hükmetmek.
[*] [*] [*] [*]
Yaşadığımız şehir.
İslam beldesi.
Yaşayanların tamamına yakını Müslüman.
Yani din kardeşi.
Kardeşlerin birbirine bağlılığı.
Onu hak getire.
Adalet...
İçi boşaltılan bir kelime...
Ceddimizin gayri müslimlere yapmadığını...
Şimdi kardeşler birbirine yapıyor.
İçimizden çıkan yöneticilerimiz.
Zannedersiniz ki...
Başka diyarlardan geldiler.
Halka uzak.
Haktan uzak.
Durum böyle olunca.
Fatih'in düsturu...
Tarihte kalıyor.
[*] [*] [*] [*]
İnsanlara Allah'ın sorması gerekenleri sormayın.
Böyle diyor ya Fatih.
Şimdi tam bu devir.
Herkes, herkesi cennet-cehenneme atıyor.
Ama ihtiyaç soranlar..
Yardım elini uzatanlar...
Her geçen gün azalıyor.
Son söz...
Fatih'in mirasında oturuyoruz.
Macarlar gibi davranıyoruz.