Hoca kürsüde anlattı.

Yetmedi.

Hutbede yine anlattı.

Sonra...

Konu...

Yakın zamandan olsun.

Kurban.

Hangi hayvanlardan kesilir?

Belli.

Hayvanların durumu?

O da belli.

Yaşı...

Özrü...

Caiz olanın...

Caiz olmayanın şartları açık..

İslam Fıkhı Ansiklopedisi yazıyor.

Diyanette kitabı var.

Satılıyor.

Dijital ortamda var.

Hatta mobil uygulaması bile var.

İsteyen...

Öğrenmek isteyen.

Açar...

Bakar...

Okur...

Anlar...

Sonrası...

Onu bağlar.

[*] [*] [*] [*]

Olması gereken bu...

Tüm mesele bundan sonra başlıyor.

Falanca...

İsim vermiyorlar.

Bazıları...

Hatta bunu biraz daha ileri götürüyorlar.

Gruplaştırıyorlar.

Onlar.

Başka köy.

Cemaat...

Mezhep...

Vesaire...

Çoğaltmak mümkün.

- Onlar öyle yapıyorlar.

İyi de...

Bana ne?

- Yok canım şey için söyledim.

- Ne için söyledin?

- Onlar yanlış yapıyorlar.

- Bize ne?

Biz kendimizden sorumluyuz.

[*] [*] [*] [*]

Kurban eti konusunda da çok örnekler.

Tartışmalar.

Hüküm belli.

Tavsiye belli.

Üçte bir oranı...

Bir... Aileye...

İki... Konu-komşuya...

Üç... Fakir-fukaraya...

Evde kalanı...

Veya tamamı...

Evla olanı üç gün içerisinde tüketilmesi...

Size uyar.

Uymaz.

Dolaba koyarsın.

Kıyma çektirirsin.

Kasapta ayırtırsın.

Ne yaparsan yap.

Seni bağlar.

Bilenin görevi...

Anlatmak.

Gerisi kişiyi bağlar.

Amel...

İman...

Kişinin.

Bize söz düşmez...

[*] [*] [*] [*]

Bu hikayelerin başkaca versiyonları da var...

- Fındık topladık.

- Nasıl gitti?

- İyi... İmece yaptık.

- Kimler vardı?

Saydı...

Sonra ekledi...

- Aralarında iki hoca vardı.

- Ne güzel?

- Ama hiç namaz kılmadılar.

- Onları bağlar.

- Hoca onlar.

- Namaz her Müslüman'a farz...

Anladı.

Yanlış anladı.

- Sen kılıyor musun?

Tarzında anladı.

Bizim kastımız o değildi.

Hoca da insan...

Ameli-imanı onu bağlar.

Biraz daha bilgili olur.

Ancak şeytan alimle daha çok oynar.

Cevap verdi...

- Benim belim ağrıyor.

- Babaannem yatakta bile kıldı.

Hiç namazını bırakmadı.

[*] [*] [*] [*]

Biz olayın hep tanığıyız.

Paylaşmak istedik.

Neden?

Hep başkasının hesabını tutuyoruz.

Aynı durumdayız.

Aynı hatayı işliyoruz.

Ancak cezayı da başkası alsın istiyoruz.

Velhasılı...

Başkasının hesabını tutarak kendimizi avutuyoruz.

Bu yazıya gelince...

Belki uyanışımıza vesile olur.