Ayaküstü ziyaretleri.
Küçük yaşta çocuğun elinden tutar.
Kısa bir komşu ziyareti.
Zaten gideceği çok uzak yer de yok.
İş güç...
Mal da var.
Ev işleri.

Esasında başını kaşıyacak vakti yok.
En uzun seyahati yan komşu.

On...
Bilemedin yirmi metre ilerideki akrabaların evi.
Tüm meramları...
İki kelam etmek.
Hep aynı kelam da olsa.
Yine tekrarlamak lazım.
Hayat belirtisi var.
Sürekli çalışıyorlar.
Ama yaşam...
Ondaki tek emare...
Çocuklar.
Onlarla mutlu oluyor.
Yoksa...
Kaliteli yaşam.
Hak getire.
Böyle bir zaman.
İki dakika ziyaret.
Amaç kafa dağıtmak.
Yoksa...
Sabahın köründe kalk.
Akşamın darında yat olsa.
Ona da çoktan razılar.
Gece yarılarına kadar...
Daha doğrusu...
Tüm enerjisi çekilip yatağa düşünceye kadar mücadeleye devam.
Haftada bir...
O da belki...
İki nefes arası.
Komşuya gitmek.
[*] [*] [*] [*]
Çocuğun elinden tutar.
İki adımdan varırlar.
Hoş beş...
Eski ev...
Ocak'tan (evin bir köşesinde ısınmak, yemek pişirmek için, kara tuğladan yapılmış, içinde sürekli ateş yakılan, şömineden daha büyük bir alan) güzineye geçiş dönemi.
Mutfağın bir köşesinde ocak...
Bir tarafta güzine...
Aygaz...
Tüp...
Onlar çok sonraları.
[*] [*] [*] [*]
Komşu, bir yandan işine bakar.
Diğer yandan, gelen çocuklu kadınla dil ucuyla konuşur.
Güzinenin üzerinde isli bir tava.
Simsiyah.
İçine tahta kaşıkla bir kaşık tereyağı atar.
Eritir.
Biraz kasap sucuk doğrar.
Az sonra köy yumurtalarını kırar.
Öyle ki...
Kızgın, köpük köpük olmuş tereyağının içinde kızaran sucuklarla buluşan yumurtalar, çıtır çıtır mutluluk sesi çıkarır.
Yumurta biraz pişmeye başlayınca...
Tavayı kenara çeker.
Güzinenin fırın kapağını açar.
Tavayı oraya koyar.
Yumurta yanmasın.
Hem soğumasın.
Bu sırada küçük çocuk, annesinin eteğini çekiştirmeye başlar.
- Sucuk istiyorum.
Anne onu dürter.

- Sus...
Ev sahibi ikram etmez.
Mücadele uzayınca.
Anne, çocuğun elinden tutar.
Çıkarlar yola.
Evden uzaklaşırken...
Çok sıkı bir tenbih..
- Bir daha elin evinde bir şey isteme...
Neye niyet?
Neye kısmet?
İki nefes.
Bir sohbet.
Derken huzursuz bir karşılama.
Ağlayan bir çocukla eve dönmek.