Zonguldak'ta 5 Haziran Cuma günü kılınacak Cuma namazı için üç güzel yer önerim var.

1-Zonguldak Belediyesi Katlı Otoparkı (Acılık)

2-Sami Aydın'ın işlettiği ve kaçak olarak büyüttüğü Memurlar Lokali

3-Davut Acar'dan, Demir Ailesine geçen yeni yapılan AVM binası.

İlk etapta aklıma gelen yerler burası.

Kıble ne tarafa olacak, cemaat ne tarafa dönecek, Vali ile Emniyet Müdürü hangisinde namaz kılacak, Belediye Başkanının tercihi ne olacak, onu bilemem.

Ama benim önerim şu: Zonguldak İl Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı, önümüzdeki Cuma namazını, Emniyet Müdürlüğü'nün önündeki Demir Ailesinin Davut Acar'dan alıp yaptığı yerde kılsın.

Vali Erdoğan Bektaş ile Belediye Başkanı Ömer Selim Alan ise Sami Aydın'ın devlete, yasalara meydan okuyarak yaptığı Memurlar Lokali'nde kılsın.

Acılık'taki katlı otoparkta ise çarşı esnafı namaz kılsın.

Kimse ıslanmasın.

Kıssadan Hisse: Ayağını denk al

Bir gün Hz. Ali'nin taraflarının yoğun olduğu Küfe'den, bir Arap, devesiyle Şam'a gelmiş. Şam sokaklarında dolaşırken biri ona yanaşmış: - Ver o dişi deveyi bana! demiş. Tartışma büyümüş, Küfe'den gelen adam, "Bu deve benimdir, üstelik dişi değil, erkektir" diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar. Konu Muaviye'ye yansımış. Halk meydanda toplanmış... Muaviye, Küfe'den gelenle Şam'da deveye sahip çıkan yerliyi dinledikten sonra, kararını açıklamış: - Bu dişi deve Şamlınındır! Sonra toplananlara dönmüş ve sormuş: - Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Cemaat hep birlikte bağırmış: - Şamlınındır! Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken, Muaviye onu yanına çağırmış: - Ey Küfeli, dinle! Sen de ben de biliyoruz ki, bu deve senindir ve dişi değil, erkektir. Ama sen Küfe'ye dönünce gördüklerini Ali'ye anlat ve de ki: "Ey Ali, Muaviye'nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk al!"

Günün Fıkrası: Ayı

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş.

-"Evrim ne güzellikler yaratıyor!" diye düşünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kaçıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha yaklaşmış olduğunu fark ediyormuş. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmış. Tam vurmaya hazırlanırken adam "TANRIM!!!" diye bağırmış. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuş. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamış. Çok derinden gelen ilahi bir ses adama:

-"Yıllarca bana inanmadın, yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?" demiş.

Adam utanç içinde:

-"Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demiş.

Ses:

-"Peki." diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Her şey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru çevirmiş ve konuşmaya başlamış:

-"Tanrım, senin rızkınla orucumu açıyorum, hamdolsun verdiğin nimetlere."