Ankara, büyük İstanbul depremine hazırlanıyor. Ve İstanbul'da yapılan yeni tek katlı hastanelerinin yapılma sının temel nedeni bu. Hastanenin, Atatürk Havalimanının bulunduğu araziye yapılmasının nedeni de bu. Çünkü İstanbul'un depreme en dayanıklı yerlerinden biri orası.

Aslında Türkiye'nin sağlık yatırımlarının en önemli nedenlerinden biri de deprem kuşağında olmamız. Şehir hastanelerinin yapıldığı yerlere bakarsanız, devletin hazırlığını daha net görebilirsiniz.

Mesela, hükümet maske dağıtma işini ağırdan aldı. Çünkü halkın sokağa çıkmasını istemiyordu. Maskeyi takan herkes sokağa çıkacak, salgının boyutu büyüyecek.

Maske ücretsiz dağıtılmadığı ve satılmadığı halde sokağa çıkma yasağı uygulanmayan günlerde cadde sokakların kalabalığını gördünüz değil mi? Üstelik maskesiz gezen de yoktu!

Efendim, Zonguldak'ta maske fabrikası var 'Neden halka ücretsiz maske dağıtılmıyor?' deniyor.

Murat Uzun ve Fatih Furtun'un sahibi olduğu MFA adlı maske fabrikasında N95 maske üretiliyor. Yani vatandaşların kullanacağı cerrahi maske değil, sağlıkçıların kullanacağı tıbbi maske üretiyorlar. Ve Sağlık Bakanlığı "Üretiminizin tamamını bize teslim edeceksiniz" diyor.

Buna rağmen ilimizdeki hastanelerin maske ihtiyaçlarını karşıladılar. Hem de ücretsiz. Yani Zonguldak'ta, halka ücretsiz dağıtılacak maske üretilmiyor. Sağlık çalışanlarının kullanacağı kalitede maske üretiliyor.

Malatya'dan Zonguldak'a maske gelmesinin nedeni ise LC Waikiki'nin sahiplerinin Malatyalı olması. Malatya'da çok sayıda üretim tesisleri var. Burada milyonlarca cerrahi maske üretildi. O maskelerden Zonguldak'a da gönderildi. Hani şu PTT üzerinden gönderilen ücretsiz maskeler var ya! Onların büyük bölümünü de LC Waikiki üretti! Büyük ihtimalle bu maskeleri devlete bağışladı.

Malatya ve maske hikayesi de bu.

Merak ettiğiniz başka konu var mı?

Emeğin başkenti Zonguldak,

hırsızlığın da başkenti!

Zonguldak'ın kadrolu bir hırsızı var.

Adam kurallara o kadar uyuyor ki!

Sokağa çıkma yasağının olduğu dönemde asla sokağa çıkıp hırsızlık yapmıyor.

Yasak bitiyor, o gece işe çıkıyor, bir iki dükkan patlatıp işini yapıyor.

Zonguldak böyle kurallı hırsızlığa alışık değil.

Bizim hırsızlar, sokağa çıkma yasağında bile çalmaya devam ediyorlar.

Hem de devletin malı ha!

Corona Virüse rağmen!

Bunlar büyük hırsız olduğu için devletimiz kendilerine gerekli duyarlılığı gösteriyorlar.

Kızıyoruz ama kadrolu ve kuralcı hırsızımız Eşref, bunlardan daha iyi!

Allah yokluğunu aratmasın!

Adam 46 raporu var diye takır takır soyuyor!

Ama hırsızlarımızın ortak özellikleri var.

İki taraf da deliliğe vuruyor!

Devletimiz çaresiz kalıyor!

Eşref'i de alıp bırakıyorlar! Diğerlerini de!

Emeğin başkenti Zonguldak, hırsızlığın da başkenti!

Tek fark var. Eşref protokole girip onlarla oturmuyor!

Diğerleri protokolde oturuyorlar. İtibar görüyorlar.

Günün Fıkrası: Hiç kimse bilgi vermiyor!

29 Nisan 2020, Çarşamba günü Balıkesir Şehir Hastanesi santralinin telefonu çalar. Arayan yaşlı bir kadındır ve çekingen bir ses tonuyla sorar:

- Bir hastanın durumu hakkında bilgi verebilecek birisiyle görüşmem mümkün mü acaba?

- Ben size yardımcı olayım teyzeciğim. Hastanın adı ve oda numarası nedir?

Kadın yorgun ve titrek sesiyle:

- Halime K... Oda numarası 114

- Siz hatta biraz beklerseniz, hemşirelerden durumunu öğreneyim.

Birkaç dakika sonra santral operatörü telefona gelir:

- Haberler iyi teyzeciğim. Hemşiresi bana Halime hanımın durumunun gayet iyi olduğunu söyledi. Tansiyonu, kalbi, şekeri çok iyi durumdaymış ve doktoru Sami bey onu Cuma günü taburcu etmeyi düşünüyormuş.

- Sağolun, ne güzel haberler verdiniz bana, öyle endişeleniyordum ki! Allah razı olsun evladım.

- Bir şey değil teyzeciğim. Pardon, Halime Hanım bir yakınınız ya da akrabanız mı?

- Yok evladım, Halime Kaya benim. Hiç kimse bana bir şey söylemiyor da...