Corona Virüs sürecinin başında vaka ve ölüm sayılarını gerçeğinden iki üç katı yüksek açıklayarak kamuoyunda devlet kurumlarına karşı güvensizlik yaratan CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş ve Deniz Yavuzyılmaz ilerleyen süreçte bu tavırlarından vazgeçtiler.

Ama bir Zonguldak Milletvekilinden çok, İnternet Milletvekili gibi davranan Deniz Yavuzyılmaz'ın çocukça tavırları sürdü.

Seçildiği günden bu yana konuşmaktan, ortalığı velveleye vermekten, yerel basında gördüğü haberleri soru önergesine dönüştürmekten başka bir iş yapmayan Deniz Yavuzyılmaz'ın Zonguldak adına elde ettiği hiçbir kazanım olmadı.

Halka hoş gelen popüler siyaset anlayışının her defasında duvara çarpması onu yıldırmadı.

Hastanelere koruyucu önlük bağışladı ya!

Zonguldak'taki hiçbir hastanenin bu malzemeye ihtiyacı yoktu.

Milletvekili olduğu için nezaketen kabul edildi.

Verdiği malzeme hastanenin bir günlük ihtiyacı bile değildi.

Sağlık Bakanlığı, "30 Büyükşehir ve Zonguldak" olarak anılan ilimize bir tır malzeme gönderdi.

AK Parti Milletvekillerinin desteğiyle.

Ama hiçbiri Deniz Yavuzyılmaz gibi ortaya çıkıp şov yapmadı.

Mesela Atatürk Devlet Hastanesi'ne o kadar malzeme bağışı yapıldı ki!

Sadece bir işadamının bağışladığı cihaz, Deniz Yavuzyılmaz'ın bağışladığı koruyucu önlüğün 10 katı değerinde.

Ama hiçbiri bunun şovunu yapmadı.

Eğer Başhekim Hasan Tosun açıklamasa bu bağışları ve bağışçıları kimse bilmeyecekti.

İki koli koruyucu önlük için şov yapılır mı?

Ayıp, çok ayıp!

İnsan verdiği iki koliyi geri alır mı?

Bu daha büyük bir ayıp!

30 yıllık meslek hayatımda böyle ucuz milletvekilliği görmedim.

Koruyucu malzeme üreten MFA, Zonguldak'ın yanı sıra Bartın'ın maske ihtiyacını karşıladı.

Tıp Fakültesi'nin ihtiyacını karşıladı.

Peki hiç duydunuz mu, gördünüz mü Murat Uzun ve Fatih Furtun'un bir yerde iki satır haberini?

İki kare fotoğrafını?

Biz nereden biliyoruz?

Hastane başhekimlerinden.

Ayıp değil mi senin yaptığın Deniz Yavuzyılmaz?

Bir kendine gel!

Kentine gel!

Ama şov için gelme!

Bak 'kapattım' diye övündüğün, sonra görüşüp 'açılıyor' dediğin ÇATES hala açılmadı.

Çünkü sen ne dersen tersi oluyor!

Artık Zonguldak'a verdiğin zararın farkında ol!

Sen evde evcilik oynamaya devam et!

Tıraş ol, ütü yap, hamur aç!

Bir de çocuk yap, altını bezle!

O da çok pirim yapar!

Cenaze ilan tahtası

Bir dostum dün mesaj attı:

"Ali Rıza, internet sitesi cenaze ilan tahtası gibi. Bari yurt dışını yazma."

Hayatın olmadığı yerde ölüm oluyor.

Hayatın rengi dolduğunda ölümler hayatın rengi oluyor.

Oysa biz de hayatın içinden haberler istiyoruz.

Yeri gelmişken neyin haber neyin haber olmadığını da konuşalım!

Halkın ilgisini çeken her şey haberdir.

Makata kaçan salatalık ve şişe de!

Mithatpaşa Tüneli de!

Genç ölümler de!

İnsanın köpeği ısırması da haberdir!

Köpeğin insanı ısırması da!

İnsanın köpeği ısırması daha çok okunur!

Bizim habercilik anlayışımız biraz da budur!

Kadın erkek kavgaları

Kadın çıplak, yatak odasındaki aynadan kendine baktı.

Gördüğünden pek memnun kalmamıştı ki, kocasına dönüp, "Korkunç görünüyorum; yaşlı, şişman ve çirkinim!!" dedi ve devam etti: "Hadi bana bir iltifat yap, buna ihtiyacım var!!."

Kocanın cevabı: "Gözlerin iyi görüyormuş!!!."

Ve kavga başlar!

Günün Fıkrası: Açamadık!

Bir gün 85 yaşında bir ihtiyar sperm testi yaptırmak için doktora gider.

Doktor adama bir kavanoz verir ve "Bunu doldurup yarın bana getirin" der.

Ertesi gün ihtiyar kavanozu getirip doktora verir.

Doktor kavanoza bakar ve boş olduğunu görür, sebebini sorar.

İhtiyar anlatmaya başlar:

- Doktor bey, dün gece sağ elimle denedim olmadı, sol elimle denedim gene olmadı. Karımı çağırdım, o da sağ ve sol elleriyle denedi, ağzıyla denedi önce dişini çıkararak sonra dişini takarak denedi gene olmadı. Baktık olacak gibi değil komşunun karısını çağırdık o da iki elini ve ağzıyla denedi gene olmadı...

Doktor kendini tutamayarak; "Naaptınız, komşunun karısını da mı çağırdınız" diye sormuş.

İhtiyar cevap vermiş:

- Napalım, açamadık şu lanet kavanozu bir türlü.