Zonguldak için Türkiye ayağa kalktı.

Ama Zonguldak'ta ayağa kalkmayan üç kurum var.

Biri TTK, diğeri Genel Maden İş, bir diğeri Amele Birliği.

Sivil toplum örgütleri kampanyalar düzenliyor, mağdur Zonguldaklılara katkı veriyorlar.

TTK, GMİS ve Amele Birliği'nden ses yok.

Diyelim ki TTK, bütçesinden böyle bir yardım yapamıyor.

Ancak kömür sattığı kurumlardan, malzeme aldığı şirketlerden, iş ortaklarından katkı sağlayıp binlerce gıda paketi yaptırabilir.

Gelelim Genel Maden İş'e. Sendikanın bütçesi müsait. Yardım yapabilmesinin önü açık. Ama sendika bu tür işlere hep uzak duruyor.

Peki Amele Birliği yardım edemez mi? Yönetmeliğinde olmasa bile. Parasını tuttuğu bankalardan, destek alsa binlerce koli gıda dağıtır.

Ama bu işleri yapmak için hevesli olmak lazım. Gönüllü olmak lazım. Duyarlı olmak lazım. İstemek lazım. Zonguldaklı olmak lazım.

Ama kabahat bu kurumların başındakilerde değil. Bu şehirde politikacı yok. Telefon açıp "Kardeşim 5 bin gıda kolisi hazırla" diyecek politikacı yok.

Kıssadan Hisse: İki olasılık

Ya virüs bulaşır, ya da bulaşmaz.

Bulaşmazsa mesele yok. Bulaşırsa İKİ OLASILIK VAR.

Ya ayakta hafif geçiririz, ya da hastanede.

Ayakta geçirirsek mesele yok. Hastaneye yatarsak iki olasılık var.

Ya tedavi olur taburcu ediliriz, ya da yoğun bakıma alırlar.

Tedavi olursak mesele yok. Yoğun bakıma kaldırırlarsa İKİ OLASILIK VAR.

Ya kefeni yırtarız ya da payaftos.

Kefeni yırtarsak mesele yok, ölürsek İKİ OLASILIK VAR. Mezarımızın üzerinden ya otlar çıkar ya da bir ağaç. Ot çıkarsa mesele yok. Koyun, keçi yer süt yapar peynir oluruz. Ağaç çıkarsa İKİ OLASILIK VAR.

Ya çınar çıkar, ya da meşe. Çınar çıkarsa mesele yok. Uzun yıllar yaşar gideriz. Meşe çıkarsa İKİ OLASILIK VAR.

Ya uzun yaşar anıt ağaç oluruz, ya da keserler. Anıt ağaç olursak mesele yok. Keserlerse İKİ OLASILIK VAR.

Ya kereste yaparlar, ya da kağıt.

Kereste yaparlarsa mesele yok. Kağıt yaparlarsa İKİ OLASILIK VAR.

Ya kitap kağıdı oluruz, ya da tuvalet kağıdı.

Kitap kağıdı olursak mesele yok.

Tuvalet kağıdı olursak; İŞTE O ZAMAN P.KU YEDİK.

Günün Fıkrası: Benimki gada edemedunuz!

Temel, Fadime'ye tecavüz suçundan mahkemeye düşmüş. Ülkenin en iyi avukatı savunuyormuş Temel'i. Karar: 10 yıl hapis.

Temel, Yargıtay'a başvurmuş, dava yeniden başlamış. Eski avukatının yanına ikinci bir avukat tutmuş. Karar: 10 yıl hapis.

Yargıtay'a tekrar itirazlar yapılmış ve mahkeme son olarak davaya bakma kararı almış.

Temel'i bu sefer üç avukat birden savunmuş. Sonuç; yine 10 yıl hapis.

Temel söz istemiş ve 'Kiza pir soru soraçağum...' demiş . Hakim izin vermiş.

Temel de, 'Haçan sağa teçavüz ettüm... De bakalum ne kadardi benimkinin boyu?...

Fadime; '10-15 cm' demiş.

Temel hemen soyunmuş, hakime göstermiş. Hakim kesin kararı vermiş: 'BERAAT'.

Temel avukatlarına dönerek, 'Ula göreyi misunuz, üçünüz benim ki gada edemedunuz!'