Zonguldak'ta Corona Virüsle mücadele amansız bir şekilde sürüyor.

Sağlık çalışanları, '17 Nisan Şoku'nu üzerinden attı.

İşine daha çok sarıldı.

Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Hasan Tosun'un Corona Virüsün seyri konusundaki açıklamaları umut oldu.

Sonra uzun bir teşekkür listesi vardı ki, Corona Virüsle mücadelenin nasıl yürüdüğünü hepimize anlattı.

Aslında üst üste yapılan iki açıklama, Corona Virüsle mücadelenin devlet-vatandaş işbirliğiyle yapıldığının en güzel işaretiydi.

Hasan Tosun'un açıklamalarında çok mesaj vardı.

Ben mesajı aldım.

Sanırım, alması gerekenler de almıştır.

Bu konuda bir şey ilave etmek istiyorum:

Türkiye, sınır ötesi harekatı yapıyorsa; burada kahraman, Mehmetçiktir.

Şehir merkezinde operasyon yapılıyorsa, kahraman polistir.

Corona Virüsle mücadele ediliyorsa; kahraman, sağlık çalışanıdır.

Sanırım mesele anlaşılmıştır.

Ilıksu - Soğuksu - Sıcak su - Şofben

İmzacı Osman Sav diyor ki:

"Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş'ın sağlık çalışanlarıyla ilgili söylemleri yanlış, hatalı, maksadını aşan sözlerdi. Bunun haberini yapmak gazeteciliktir."

Osman Sav, Vali Erdoğan Bektaş'ın sağlık çalışanlarıyla ilgili sözlerini, basın toplantısında bulunduğun halde niye haber yapmadın?

Çünkü anlamadın!

Çünkü ajanslar haberi öyle servis etmedi.

Ne zaman Pusula haberi yaptı, o zaman uyandı!

Ama Osman'ın derdi haber değil, Ali Rıza Tığ idi.

Sağlık çalışanlarıyla ilgili haberi yapacağına Ilıksu, Soğuksu, Sıcak su ile ilgilendi.

Karşımda gazeteci değil, sanki bir şofben vardı.

Nedir şofben?

Şebeke suyuna bağlı olarak, gazla ya da elektrikle çalışan ve çok kısa bir zaman içinde suyu ısıtan, sıcak su sağlayan aygıt.

İhlas Şofben'den aklıma geldi!

Hani "Kulvarımız farklı, biz rakip olamayız" diyorsun ya!

Doğru söylüyorsun.

Çünkü sen gazeteci olamazsın.

Haber yazamazsın.

Soru soramazsın.

Anlamazsın.

"Haber yazarım" diyorsan yaz!

Vali Bey'in gafından bu yana Ali Rıza Tığ ve Pusula dışında kaç haber yazdın?

Zonguldak'ta başarı elde etmek için Pusula ve Ali Rıza Tığ'a çatmaya gerek olmadığını göstereceğim sizlere:

Yayın hayatına kısa bir süre önce başlayan Z Haber, her gün Pusula ve Ali Rıza Tığ aleyhine yayın yapan, birlikte hareket eden, aynı havuzdan beslenen internet sitelerini geçmeyi başardı:

ZHaber: 110,017

Karar67: 110.374

İmza: 110,446

Lens: 116,004

Tempo: 159,643

(Rakam düştükçe değer artar)

Bu yayın organlarının derdi gazetecilik değil.

Ali Rıza Tığ muhalifliği üzerinden prim yapmak.

O da bir yere kadar.

Aslolan gazeteciliktir.

Haberciliktir.

Pusula'nın haberlerini çalarak, Pusula'ya rakip olamazsınız.

Atilla Öksüz yönetimindeki Z Haber, gazetecilik yaptığı için başarılı oldu.

"Ali Rıza Tığ kimden ne almış, kiminle oturmuş" ilgilenmedi.

Haber yaptı.

"Ben bu işin okulunu okudum, eğitimini aldım" diyenleri hallaç pamuğu gibi attı!

Bu arada sayaç hilesi yapanlar deşifre oldu!

O kadar çok okunuyorsunuz da arkadan gelen adam sizi nasıl geçiyor?

Bunun da bir eğitimi var mı?

Kayseri Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümünü bitiren eski Yazı İşleri Müdürümüz Cüneyt Özfidan, "Abi bize okulda sayaç hilesi filan öğretmediler. Bizim aldığımız eğitim ile bu arkadaşların aldığı eğitim farklı" dedi.

Günü Fuzuli'den bir dörtlükle bitirelim:

"Mey biter saki kalır,

Her renk solar haki kalır,

Diploma insanın cehlini alsa da;

Hamurunda varsa eşeklik, baki kalır."

Günün Fıkrası: Zina etmeyeceksin!

Bir gün Moiz Efendi şapkasını kaybediyor. Dünyayı alt-üst ediyor, şapka mapka yok!..

Sonunda kendi kendine diyor ki: "Bugün Cuma, sinagogun sabah ayininde eşraftan bir sürü adam olmalı. Gideyim de oralardan şöyle bana yakışacak cinste ve tiynette bir şapka yürüteyim."

Gittiğinde Haham ayini bitirmiş, mihrapta çok ateşli ve ciddi bir şekilde on emir ile ilgili vaaz vermekte...

Moiz Efendi gittikçe artan bir ilgi ve heyecanla dinler, öyle ki vaazın sonunda elini kaldırıp konuşur.

- Sevgili Haham. Bu söylediklerinizle inanın bugün beni günahtan kurtardınız! İnanmayacaksınız, benim çok güzel bir şapkam vardı ve onu kaybettim. Buraya bir şapka çalmak amacı ile gelmiştim, ancak vaazınızı dinledikten sonra, bunu yapmaktan vazgeçtim!

"Kutlarım seni evladım" der Haham... "Bu anlattığın elbette ki bugünkü konumuz olan günahlardan ve senin kararın takdire şayan ve örnek bir karar. Peki vaazın tam olarak hangi bölümü senin bu günahı işlemekten men etti? Benimle ve cemaatimizle paylaşır mısın?"

Moiz Efendi cevap verir:

- Sayın Haham Efendi, az önce on emirden bahsediyordunuz. Ve tam da yedinci emiri yani 'Zina etmeyeceksin'i anlatırken, hemen hatırladım şapkamı nerede bıraktığımı!