Zonguldak'ta Corona Virüsle mücadelenin amansız bir şekilde sürdüğünü belirtmek istiyorum.

Evet işe başlarken eleştirdik, devletin ağır davrandığını yazdık.

Ama bu virüs kaçınılmazdı.

Devlet, sorumluluğunu aldı.

Ancak vatandaşımız aynı şekilde sorumluluk almadı.

İki günlük sokağa çıkma yasağı için bakkala, markete koşmanın anlamı yok.

Çocuğa bez alırsın, süt alırsın, anlarım.

Çerezdi, cipsti, alkoldü, loppoydu, bu ne kardeşim.

Evde çay mı yok, makarna mı yok, un mu yok?

Ben kıtlıktan çıkmış gibi markete saldıranların; kıtlıktan değil, tokluktan koştuklarını düşünüyorum.

Parası olmayan, zaten oraya koşamazdı.

Yasak bitince koşanlara ne demeli?

Sitede manav açıldı be!

Aşeriyordu ya insanlar!

Ben olsam sokağa çıkma yasağını 00.00'da ilan eder; "Sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir" derdim.

Nasıl olsa ekmek, su satışı serbest.

Hiç de bu görüntüler olmazdı.

Herkes paşa paşa evinde otururdu.

Peki; yasağın bittiği ilk gün, şehrin caddelerindeki manzaraya ne diyeceğiz?

Yasakla birlikte Corona bitmiş gibiydi.

Evet sıkıldık.

Evet, bu lanet virüs bitsin artık.

Can sıkmasın, can almasın.

Ama biraz daha sabır.

Bir çuval inciri berbat etmeyelim.

Ağzımıza taktığımız maske, eve gidip gelirken rahatsız ediyor bizi.

Sağlık çalışanları ne yapsın?

Türkiye Cumhuriyeti Devletine güvenin.

Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.

Siyaseti bir kenara bırakın.

Ben yazılarımda sıklıkla Zonguldak Valisini, Belediye Başkanını, Emniyet Müdürünü, Sağlık Müdürünü eleştiririm.

Ama bu dönemde olmaz.

Vali, gecesini gündüzüne katıyor.

Belediye Başkanı, asli görevini unuttu; vatandaşın sağlığıyla ilgili çareler arıyor.

Emniyet Müdürü, neredeyse hiç uyumuyor.

Teşkilatıyla birlikte görevde.

Sağlık Müdürü, ailece ciddi risk altında.

Ve jandarmasından diğer tüm kurum ve kuruluşlarına kadar...

Herkes elinden gelenin fazlasını yapıyor.

İnanın haber yapmak için bilgi isterken, biz eziliyoruz.

Ama Corona Virüsü fırsat bilip Tekirdağ'dan linyit kömürü getirenleri yazıyoruz.

18/50 taşkömürü ile Tekirdağ'ın linyitini paçal yapılıp satmak kimin aklına gelir?

İthal kömürü, Alacaağzı'ndan aldıkları şist ile paçal yapıp termik santrallere yerli kömür diye verenleri yazıyoruz.

İthal kömür, yerli kömüre nasıl dönüşür?

Özel ocakları kaçak kaçak çalıştıranları yazıyoruz.

Toplumsal görevimizi unutmuyoruz.

Bu dönemi böyle geçeceğiz.

Günün Fıkrası: Sonrasını hatırlamıyorum!

3 evli kadın, bir kafede buluşmuşlar. Sohbet konusu, elbiselerden ve çocuklardan, kocalara geçince kadınlardan birinin suratı asılmış. Nedenini sormuşlar.

Kadın yanıtlamış:

"Dün gece biraz kaşındım, Yatakta Muhittin'e yaklaştım... İsteksizdi. Testislerini tuttum. Baktım soğuk. Buz gibi. Niye soğuk olduklarını sordum. Homurdanıp, sırtını dönüp, uyudu! Kendimi çok kötü hissettim. "

Ertesi gün yine 3 arkadaş toplanmışlar. Bu sefer ikincisinin suratı asıkmış. Nedenini sormuşlar.

Kadın yanıtlamış:

"Dün gece ben de merak ettim. Cemal'in testislerini tuttum. Baktım buz gibi, niye soğuk olduklarını sordum. O da homurdanıp, sırtını çevirip, uyudu. Ben de kendimi çok kötü hissettim."

İki gün sonra yine buluşmuşlar. Bu sefer üçüncünün suratının şişmiş ve bir gözünün mosmor olduğunu görmüşler. Diğer ikisi merakla sormuş:

"Bu halin neeee?"

Kadın yanıtlamış:

"Valla ben de merak ettim. Kocamın testislerini tuttum. Sımsıcak ateş gibi. Bende merak edip; 'Nasıl oluyor, senin testislerin sımsıcak da, Cemal'le Muhittin'in testisleri buz gibi?' diye sordum. Sonrasını hatırlamıyorum..."