Geçen hafta Zonguldak Valisi Sayın Erdoğan Bektaş, Ereğli'de incelemelerde bulundu.

Ve uyardı:

"Ereğli'de patlama olabilir"
Kastı bu değildi.
Ama gerçekten, Ereğli'de bir patlama oldu.
Halil Posbıyık'ın maske patlaması.
Yüzlerce insan, onlarca araç.
Meydanda topla.
Müdürler, amirler, belediye çalışanları.
Fotoğraf makinaları, kameralar, dronlar.
Maske dağıt.
Bu neyin gösterisi Allah aşkına.
Ereğli seni biliyor.
Organizasyon yeteneğin müthiş.
Onlarca danışmanın.
Binlerce sevenin var.
Memurların, müdürlerin.
Sana bir şey dese dinlemezsin.
Kaç yıllık hayat tecrüben de mi söylemedi?..
Sağlık işinde şov olmaz.
Bir çuval inciri risk ettin.
Onca hizmet...
Şimdi virüsü dağıttın mahallelere.
Zonguldak merkezdekiler gece gündüz çırpınırken, Ereğli'de devlet bu organizasyonu nasıl görmedi?
Bu maskeleri sadece muhtarlara veya belediye görevlilerine verseydin.
Seçim zamanı olduğu gibi meclis üyelerine verseydin...
Kesin çözerlerdi.
İnşallah bu kalabalık bir 'patlama'ya neden olmaz.
Önümüzdeki ondört gün bunu gösterecek.
Allah bizi her türlü hastalıktan muhafaza eylesin.

Sonunda listeye girdik...

Otuz büyükşehir.
Bir de Zonguldak.
Cumhuriyet'in ilk ili Zonguldak.
Her canlı gibi.
Fetihle doğdu.
İşgal ile süründü.
Mükellefiyet ile emekledi.
Cumhuriyet ile yürümeye başladı.
Erdemir ve Kardemir ile koştu.
Büyük Madenci Yürüyüşü büyüklüğünü gösterdi.
Devlet baktı, bu yük Zonguldak'a ağır geldi.
Başladı geri dönüşe...
Bartın, Karabük...
Büyük Zonguldak'tan geriye...
Zonguldak kaldı.
TTK küçüldü, nüfus azaldı, emekli çoğaldı.
[*] [*] [*] [*]

En son umut, büyük şehir.
Nüfus yetmedi, bütün şehir.
Plan uygulanmadı.
Hep listeye girmek istedik.
Sonunda karamsar bir listeye girdik.
Hem istatistiksel açıdan liste başıyız.
Corona virüs.
Nüfusa oranladığımızda...
Vaka, ölüm sayısı bizi liste başı yaptı.
Küçükten büyüğe...
Devletin zirvesine varıncaya kadar herkes bunun bilincinde.
İnşallah yapılan çalışmalar.
Alınan tedbirler sonuç verir.
Corona Virüs belasından daha fazla kayıp vermeden kurtuluruz.
Bize yazmak kolay.
İlk baştan beri yazıyoruz.
Gerekirse sokağa çıkma yasağı.
Bizim düşündüklerimizi elbette devletin büyükleri de düşünüyor.
Bizim için bir risk yok.
Herhangi bir hazırlığa ihtiyacımız yok.
Bir karar vermek.
Ardından sonuçlarına katlanmak.
Kısacası sorumluluk almaktır.
Şimdi sorun şu...
İnsanlara sıkı tedbir almamak mı risk?
Yoksa mümkün olduğunca hayatı minimum tutarak insanlara izin vermek mi risk?
Bunu bize zaman gösterecek.
Allah; gecesini gündüzüne katarak çalışan tüm vatandaşlarımıza, yöneticilerimize, özellikle sağlık çalışanlarımıza ve emniyet güçlerimize kolaylık versin.