Değerli Okurlarım,

Birkaç gün önce, Çaycuma Belediye Başkanı Sayın Bülent Kantarcı'nın facebook sayfasında, "Corona Virüsü ile ilk kırımın olacağı söylenen 60-80 yaşlarında olan nesil... Kim bunlar?" başlığı ile alıntı olduğu belirtilen bir paylaşıma rastladım.

Kaleme alana ve paylaşımı yapana takdir ve teşekkür duyguları ile okudum. O gruba girenlerden birisi olduğum için de mutlu oldum. Bu paylaşımın bir bölümünü, ben de aşağıda sizlerle paylaşmak istiyorum. (Bu arada, tarafımdan yapılan parantez içindeki, paylaşımı destekler nitelikli eklemelerim için de yazarından ve paylaşanından özür dileklerimi arz ederim!)

[*] [*] [*] [*]

"...

1940 ile 1960 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş; en genci 60, en delikanlısı 80 yaşında,

[*] Okulda ABD süt tozu ile beslenen...

[*] Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış... (bazılarının hiç siyah-beyaz da olmamış!)
[*] (Mustafa Kemal Atatürk'ün, hayatta en doğru yol göstericinin ilim olduğu esasına uymuş; onun gösterdiği istikamette yürümüş...)

[*] Hiçbirisi kreş, (özel) dershane, özel okul görmemiş...

[*] Harp görmüş, darp görmüş...

[*] En az beş ihtilal, 6 muhtıra, 7 post modern darbeden paçayı yırtmış...

[*] Tecrübe abidesi, yokluklarla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil... (Ayakları bulabildikleri ayakkabılara; bedenleri de urbalara uymak zorunda kalmış!)

[*] Eğilmemiş, el etek öpmemiş, aç yatmış, kuyruğu dik tutmuş...

[*] Sizin evinizde (çevrenizde de!) olanlar varsa bunları korumaya alın... (İçten saygı gösterin)

[*] Çünkü bunların nesilleri tükendi, üretimleri sonlandı...
[*] Çünkü bunlar elinizdeki son hazinenizdir. Onlarla konuşun, (onları) dinleyin, onlardan geçmişi öğrenin...
[*] Sonra arar da bulamazsınız...

..."

[*] [*] [*] [*]

Büyük bir paydaş grubunun beğeni ve takdirini kazanan bu paylaşımın müellifine ve bizlerin haberdar olmasını sağlayan Belediye Başkanı Sayın Kantarcı'ya; bu yaş gurubuna giren 1946 doğumlu, onlardan birisi olarak içten teşekkürlerimi arz ederim.

Bilindiği üzere, ülkemizi ve tüm dünyayı kasıp kavuran Corona Virüsü salgını nedeniyle amansız bir savaş yürütülmektedir. Bu bela ile mücadele kapsamında, başka birçok ülkede olduğu gibi, ana gövdesini 1940-1960 arası doğumluların oluşturduğu, 65 yaşın üstündeki vatandaşlarımızın, 21 Mart'tan itibaren sokağa çıkmaları kısıtlanmıştır.

Bilimin ve bilim adamlarının önerip, yöneticilerimizin uyguladığı bu kısıtlamaya ve salgın ile ilgili diğer tüm önlemlere uyulması, bu beladan, olabildiğince en az zararlarla kurtulmak için, çok büyük önem arz etmektedir.

Ancak yaşları, bu gruba girmiş olsalar da; sağlığı yerinde, gezmeye, dolaşmaya alışkın, ekonomik ve sosyal yaşamın içinde olan kişilerin, uzun süre sokağa çıkmadan, günlerce, evde zaman geçirmesinin kolay olacağını söylemek mümkün değildir.

Bu kısıtlamanın uzun sürmesi durumunda, aile içinde ve toplumda neden olacağı sorunların, sıkıntıların düşünülmesi; bu sorunları azaltıcı önlemler geliştirilmesi ve acilen uygulanması zorunlu görünmektedir. Uzmanlarca, yüzyılımızın en büyük krizi olduğu söylenen bu belanın en az zararla atlatılmasının; önlemlere uyulmasından sonra gelen en önemli çaresinin de aile içinde ve toplumun her kesitinde, yardımlaşma ve kaynaşma olduğu bilinmektedir.

Bilindiği üzere, sokağa çıkma kısıtlamasına giren bu yaş grubuna girenler, genelde, emekli vatandaşlarımızdır. Bu emeklilerin önemli bir bölümünün, yıllarca edebiyat, müzik, resim, el sanatları öğretmenliği yapmış eğitim emeklileri; doktor, mühendis, hukukçu, iktisatçı gibi mesleki ve sosyal birikime, özel zevklere, hobilere sahip yüksek öğrenimli emekliler olduğu da bilinmektedir.

[*] [*] [*] [*]

BİR ÖNERİ...

Sokağa çıkma kısıtlamasına dahil olan bu yaş grubuna giren her kesimden büyüklerimiz içinde, yazarak, çizerek, yaparak, metin ve şiir formunda edebiyat, resim, müzik, heykel, el sanatları ürünleri gibi kültür-sanat ürünleri üretebilecek niteliklere sahip değerli büyüklerimizin varlığına kuşku yoktur.

Bu değerli insan varlığımızın, yaşanmakta olan bu derin kriz dönemini; ilgi alanları ile ilgili kültür-sanat eserleri üreterek değerlendirmelerinin, yaşanmakta olan bir şerden, bir hayır üretmek olacağına inanıyorum.

Bu çerçevede, onların ilginç anılarını, yaşadıkları ilginç olayları ve deneyimlerini; bildikleri oyunları, masalları, manileri, destanları; bu salgın ile ilgili duygu, düşünce ve yaşantılarını anlatan öyküler, hikayeler, şiirler, tablolar, karikatürler, el sanatları gibi kültür-sanat ürünleri üreterek değerlendirmeleri; en yararlı meşgale olacaktır.

Üretecekleri bu kültür-sanat ürünlerinin, yaşadıkları geçmiş dönemleri ve bu günlerde yaşamakta olduğumuz, yüzyılımızın afeti olan bu virüs salgınını gelecek nesillere aktaracak değerli belgeler olacağına inanıyorum.

Yerel ve genel yönetimlerimizin hizmet alanları içindeki sokağa çıkma kısıtlamasına giren vatandaşlarımızı; STK'ların, derneklerin, kurumların, kültür-sanat ile ilgili medya gruplarının bu yaş gurubuna giren üyelerini, yukarıda belirtilen türde kültür-sanat ürünleri üretmeleri konusunda teşvik etmeleri, yaşamakta olduğumuz bu sıkıntılı günlere çok uygun bir faaliyet olacaktır.

Bu kapsamdaki faaliyetlere, bu yaş grubuna dahil olan ve toplumumuzun en değerli bilgi, beceri ve deneyime sahip bölümüne aşağıdaki mealde bir duyuru mesajı ile ulaşılarak başlanılmasının uygun olabileceğini düşünmekteyim.

[*] [*] [*] [*]

"Sokağa Çıkmaları Kısıtlanan 65 Yaş Üstü Değerli Vatandaşlarımızın-Üyelerimizin Bilgileri ve İlgileri Dileği ile...

Ülke genelinde 21 Mart'tan bu yana uygulanmakta olan ve ne zaman sonlanacağı belli olmayan, 65 yaş üstü siz değerli büyüklerimiz ile ilgili sokağa çıkma kısıtlamasına uyduğunuz için, öncelikle, içten teşekkürlerimizi ve saygılarımızı arz ederiz.

Bu bulaşıcı virüsten kaynaklanan şerden bir hayır çıkarmak; yüzyılımızın en ağır ve üzücü krizini ve yaşadığınız dönemleri gelecek nesillere aktarmak gibi amaçlarla, sizlerin katkı ve katılımlarınız için, Belediyemiz/Derneğimiz tarafından ..... / ..... / ......... , ..... / ..... / ......... tarihleri arasında bir kültür-sanat ürünleri üretme projesi gerçekleştirilecektir.

Bu etkinliğe, tarafınızdan üretilecek, düşündüren, güldüren ilginç anılarınızı, görüp yaşadığınız ilginç olayları, deneyimlerinizi; bu yaşamakta olduğumuz sıkıntılı günlerle ilgili duygu, düşünce ve yaşam kesitlerinizi anlatan, hikayeleriniz, öyküleriniz, şiirleriniz, resim, karikatür ve el sanatları ürünleriniz gibi kültür-sanat ürünlerinizle katılımlarınızı beklemekteyiz.

Tarafınızdan üretilecek ve adreslerinizde teslim alınacak bu tür kültür-sanat ürünleriniz, her türlü hakları sizlere ait olmak üzere, uygun yol ve yöntemlerle değerlendirilecek, desteklenecek, sergilenecek ve ödüllendirilecektir.

Etkinliğimize katılımınızı, aşağıdaki telefondan bizlerle iletişime geçmenizi bekler, yaşamakta olduğumuz bu sıkıntılı günlerin en kısa zamanda son bulmasını dileriz. İletişim : .................................."

[*] [*] [*] [*]

Eğer yöneticiler gerekli ilgiyi ve desteği verirler ve hitap edilen kitleye yeterince ulaşabilirlerse, proje ile çok sayıda kültür-sanat ürününe ulaşılabileceğine inanıyorum.

Bu kültür-sanat projesinin gerçekleştirilmesine, belediyecilik hizmetleri, halkla ilişkileri ve bu türde kültür-sanat ürünleri üretme niteliklerine sahip insan varlığının oldukça iyi durumda olduğu bilinen Çaycuma Belediyemiz gibi başarılı belediyeler tarafından öncülük edilmesinin uygun olacağına da inanıyorum.

Çaycuma'mızın bu günlerde hizmete açılan mükemmel belediye binasının güzel mekanlarında, bu proje ile ulaşılacak ürünlerin sergilenmesi, herhalde çok hoş olacaktır!

[*] [*] [*] [*]

Sinop'un Bektaşağa Köyü'nden, 1944 doğumlu, "Kim bunlar?" diye sorulanların en haslarından olan, çok değerli emekli öğretmenimiz Sayın Yaşar Kandemir'in; bir zamanlar Batı Karadeniz'in üç talihsiz yedilileri olarak tanımlananlarından birisi olan, 57 ile ilgili bir şiirini de (değerli hocamızın hoş görüsü dileği ile, biraz kısaltılarak) sizlerle paylaşmak istiyorum. Düzenlenecek böyle bir etkinliğe, özellikle, Yaşar hocamız ve onun hemşerisi, Erfelekli sayın Salih Koç gibi, Kozlulu hemşerimiz sayın Hayri Sarı gibi kitap düşkünü sevgili öğretmenlerimizden; Rami Gökdepe gibi okuyan-yazan mühendislerimizden, doktorlarımızdan; böyle nice değerli kültür-sanat ürünlerine ulaşılabileceğine inanıyorum.

SİNOP'A KIYMAYIN

Ülkenin en mutlu ili seçilmiş
Sinop'a kıymayın be efendiler
Fabrika diyene gülüp geçilmiş
Sinop'a kıymayın be efendiler.

İnsanlar candan, yapı homojen
Gölge etme demiş ünlü Diyojen
Burada hayat vardır boldur oksijen
Sinop'a kıymayın be efendiler.

Ormanı, denizi kumdur sahili
Hepsi güngörmüştür yoktur cahili
Siz olmayın ölümlerin faili
Sinop'a kıymayın be efendiler.

Turizmin merkezi olacak dersin
Bir de tutturmuş nükleeri översin
Alternatif varken inat edersin
Sinop'a kıymayın be efendiler.

Bizi gözden çıkardınız sanırım
Halkta bile yaratılmış ayrım
Bu yüzden de hayli kahırlanırım
Sinop'a kıymayın be efendiler.

İşe girecekmiş fakir fukara
Para yağacakmış güya esnafa
Dürüst olun gelin biraz esnafa
Sinop'a kıymayın be efendiler.

Yeni teknoloji derler ya hani

Yumuşatmak için ortamı yani

Atığı var esas yaşama mani

Sinop'a kıymayın be efendiler.

Bakın, çağrı yapar bize uluslar

Yaşarken görmeyin diyor kabuslar

Peki, ne yapıyor bizim mebuslar

Sinop'a kıymayın be efendiler.

Köylü Yaşar söyler, gelmiş yeri de

Bulunsanız diyor bir özveri de

Her ölümcül acı kalır geride

Sinop'a kıymayın be efendiler.

Aslında hiç mutlu görünmediler...

[*] [*] [*] [*]

Hocamız eğer bu şiirini Zonguldak için yazmış olsaydı; "Termik santrallarla Kilimli'ye, Çatalağzı'na; sanayi bölgesi ile Filyos'a, Çaycuma'ya kıymayın efendiler" derdi.

Bu zor günlerin, salgından korunma önlemlerine uyarak; milletçe dayanışma ve yardımlaşma içinde olarak, en az zararla geride kalmasını; Allah/tan sağlık personelimize ve yöneticilerimize güç-kuvvet vermesini dilerim.