Dışarıya kapanmak.
Esasen içeriye açılmaktır.
Huzur mu istiyorsun?
Az eşya...
Çok insan.
Az insan...
Yalnızlaştırır.
Olduğun yerde saydırır.
Çok insan.
Çok sıkıntı.
Çok mükafat.
Huzur...
Yalnız bulunan bir olgu değildir.
Yalnız yaşanmaz.
Varsa bir önceki yaşamın.
Ki ölmediysek.
Vardır elbet.
Yalnız...
Can sıkar.
Kabuk bağlamış yaralarınızı deşersiniz.
Kanatır...
Acısını tekrar tekrar yaşarsınız.
Bazen...
İyileşsin istemezsiniz.
Ve aradığınız huzur...
Beklediğiniz mutluluk.
Yalnızlıkta değildir.
Bahçede bir çiçek görseniz.
Paylaşamazsanız.
Yalnızlığınız huzursuz eder sizi.
Huzur...
Gerçekten arıyorsak.
İçeriye kapanmak.
Kendimize yalnızlığı reva görmekten vazgeçmeliyiz.
Öyle olsaydı.
Hak...
Yalnız yaratırdı bizi.
Eşler...
Çocuklar.
Değişik nimetler.
Türlü türlü canlılar.
Ve dahi doğada ne varsa.
Hizmetimize vermezdi.
[*] [*] [*] [*]
Huzur.
İnsanlarla birlikte olmaktır.
Huzur.
Bazen başkasının derdiyle dertlenmektir.
Öyle ya...
Üzülürsünüz.
Üzülecek dertleriniz olur.
Sonra mücadele edersiniz.
Çözülür.
Veya siz çözersiniz.
Başkalarının mutluluğundan huzur bulursunuz.
Sevinirsiniz.
[*] [*] [*] [*]
Gamsız-kedersiz bir hayat.
Olağan akışa ters.
Üzülmezseniz.
Sevinemezsiniz.
Hep sevinirseniz.
Sevincin kıymeti olmaz.
[*] [*] [*] [*]
Ne demek istiyoruz.
Bahar geliyor.
Dışarıya açılalım.
Daha az eşya.
Daha çok insan.
Daha geniş alanlarda yürüyelim.
Dağlarla...

Bayırlarla...
Kırlarla...
Çimenlerle buluşalım.
Belki mevsimi geçiyor.
Ama halen...
İstersek her mevsim fidan dikelim.
Toprakla uğraşalım.
Baharla birlikte uyanalım.
Çiçek açalım.
Onları meyveye dönüştürelim.
Önce ham.
Sonra olgunlaşalım.
Birlikte yaşayalım.
Elimizde olanlara şükür.
Olmayanlara sabır.
Eğer huzuru gerçekten arıyorsak.
İçimizde bir yerde var.

Yeter ki biz onu yerinde görelim.