Her yerleşimde, sıra dışı, farklı kişiler yaşamıştır. O yerleşimden etkilenen ve bulunduğu yeri etkileyen...
Metin Koçaklı da öyle biriydi.
Deniz Kulübü denildiğinde akla Metin Koçaklı, Metin Koçaklı denildiğinde de akla Deniz Kulübü gelirdi.
Sadece Deniz Kulübü işletmeciliğinden mi ibaretti Metin Koçaklı?
Elbette hayır!
8 Temmuz 2018'de toprağa verdiğimiz Metin Koçaklı ile 25 Aralık 2015 tarihinde yaptığım söyleşiyi izlerseniz, göreceksiniz. O, kentteki görünen ve görünmeyen birçok olgunun içinde veya tanığı olmuştur.
Yaklaşık üç saati aşkın ve Pusula TV'de iki bölüm olarak yayımlanan söyleşiden, size ancak belirli şeyleri aktarabileceğim. (https://youtu.be/v6SyFsv4ZrI , https://youtu.be/4-Yy4eQhtTQ)

[*] [*] [*] [*]

Kendi anlatımına göre; 9 Haziran 1947 tarihinde, Mithatpaşa Mahallesi İkinci Makas'ta doğmuş. Babası Van'ın Gevaş ilçesinden. Ananesi Erzincan Tercanlı, dedesi Roman.
On yaşında çalışmaya başlar.
Bir yandan sinemada çalışırken, gazete satar. Askerlik sonrası bir yıl kadar YSE'de çalışır. Almanya'ya gider, 13 yıl Almanya'da kalır. Orada bir Alman bayanla evlenir, bir oğlu olur. Türkiye'ye döner. Eşi, gelmeyi kabul etmez. Döndüğünde Yeni Çarşı'da kahvehane çalıştırır.
15 yaşında sinemacı Yaşar Oğuztürk'le gidip geldiği İstanbul'da; "Yeşilçam" ile bağlantı kurar. Birçok sinema sanatçısı ve yapımcı ile tanışır. Yılmaz Güney, Osman Seden, Serdar Gökhan, Feridun Karakaya, Tanju Gürsu, Nazmi Özen; bunlardan bazılarıdır.
Hatta ikizi Çetin Koçaklı ile oyunculuk teklifi alırlar, kabul etmezler.
Daha sonra tam 28 yıl Deniz Kulübü'nü çalıştırır. Kendisinden önceki müstecirleri; "Kayhan abi, Hilmi Şimşek (Ferah), Sabri Maküroğlu, Futbolcu Sepet Metin, İskenderler" olarak hatırlar.
Hizmet ve işletmecilik anlayışını şöyle özetler:
"Deniz Kulübü'nü işletmeye başladığımda ailece yemek yenilecek fazla mekan yoktu. Bir Sürmen vardı. Üç dört sene içinde birçok içkili mekan açıldı. Dile kolay, tam 28 yıl, gittikçe zorlaşan şartlar altında hizmet verdim. Bu sürede kimsenin namusuna, şerefine zarar getirmeden; hizmette ve yemekte kaliteden kaçınmadan, herkesi memnun ederek, efendilik içinde hizmet verdim. Para kazanamadım ama onur kazandım."

Kimse onun organizatörlük yönüne dikkat etmemiştir, ama en ünlü sanatçıları Zonguldak'ta izleyicilerle buluşurmuştur.
[*] [*] [*] [*]
Ali Kaya: Metin Abi, ben siyaset ve iş hayatım nedeniyle Deniz Kulübü'ne devamlı misafir oldum. Şunlara şahit oldum: Kulüp; can güvenliği, huzur, edep, terbiye ortamında; kaliteli hizmet, kaliteli yemek demekti. Kimse o masalardan aç kalkmadı. Getirilen ordövr tabağı ile bile doyulurdu. Oraya özgü, hesaba yazılmayan ikramlar olurdu. Pazı kavurması, meyve, gece sonunda işkembe çorbası, sınırsız çay, kahve gibi...
Metin Koçaklı: "Ben malzeme alırken etin, peynirin, sebze-meyvenin en iyisini, mesela çiftlik yerine köy yumurtası alırdım. Tadını, kalitesini beğenmediğim hiçbir yemeği müşteriye yedirmedim. Gözüm hep tok oldu. Anlaştığım paradan fark istemedim. Anlaştığım rakamı değiştirmedim. Parası olmayanlara zararına düğün yaptım. Verdiğim sözü hep tuttum."
Ali Kaya: Metin Abi, bir zamanlar Zonguldak'ta parasına oyun yaygındı. 'Açılışlar' olurdu. Bunlar hakkında neler söyleyebilirsin?
Metin Koçaklı: "Zonguldak'ın bir zamanlar durumu iyi iken, bir numaralı oyun salonları vardı. İsmail Abi (Taştan), Katip Ali'nin mekanları gibi. Özellikle Katip Ali, düzgün ve saygın biriydi. Buradaki açılışlara dönemin 'Baba'ları da gelirdi. Dündar Kılıç, Yılmaz Güney, Ankara ve İstanbul'dan isimler gelirdi."
Ali Kaya: Senin bir 'adam' tarifin var. Adam olmak ne demek?
Metin Koçaklı: "Kimse giderken çuvalla para götüremeyecek. Kalbi dürüst, mert, delikanlı gibi gitmeli. Adam olmak; adam öldürmek, vurmak, korkutmak değildir. İnsanlara istikamet vermektir, doğruluğu uygulamaktır. Haksızlık yapmamaktır. Adaletli olmaktır. Örnek; Dündar Kılıç böyle biriydi. Bir de kalbin, beynin, dilin aynı dilde konuşacak. Biri Rusça, biri şeytanca, biri yılanca konuşmayacak."

Ali Kaya: Siyaset, siyasetçiler?
Metin Koçaklı: Ecevit dahil hiçbiri Zonguldak'a hizmet etmedi. Veysel Atasoy hariç.
Ali Kaya: Sendikacılar?
Metin Koçaklı: Osman İpekçi dahil hepsini tanıdım. İçlerinde Mehmet Tezer'in yeri başka. O, gerçek sendikacı idi. Cesur olamadılar. Mesela Denizer, bir Walesa olabilirdi.
Ali Kaya: Sevdiğin renk?
Metin Koçaklı: Beyaz. Çünkü beyaz temizdir.
Ali Kaya: Sevdiğin çiçek?
Metin Koçaklı: Beyaz gülü çok severim.
Ali Kaya: Sevdiğin türküler?
Metin Koçaklı: Bu Devran, Nankör Kedi. Uğurlar Olsun, Halil İbrahim. En sevdiğim de Uğur Mumcu için söylenen Uğurlar Olsun.
Ali Kaya: En önemli özelliğin?
Metin Koçaklı: Kötülüğü sevmem, iyiliği unutmam.
Ali Kaya: Keşke yapmasaydım dediğin?
Metin Koçaklı: Hatalarım olmuştur. Yaptığımda üzülürdüm. Eve gidip, aynaya bakıp, niye yaptım diye kendi yüzüme tükürürdüm.
Ali Kaya: İyi ki yapmışım dediğin?
Metin Koçaklı: İnsanlara iyilik yaptım, paranın peşinde koşmadım. Hata yapanların yüzüne karşı söyledim.
Ali Kaya: Son olarak neler söyleyeceksin?
Metin Koçaklı: Zonguldak, birlik olsun. Kalbin, beynin, dilin aynı dilde konuşacak. Biri Rusça, biri şeytanca, biri yılanca konuşmayacak. Zonguldaklılara şunu da söyleyeyim. Biri ölünce; 'iyi insandı' demeyin. Ona, ölmeden önce iyi davranın.
[*] [*] [*] [*]
Dediğim gibi; hepsi bu kadar değil.
Videoları izlediğinizde, çok daha ilginç ve öznel olaylara tanık olacaksınız.
Çok çarpıcı Almanya anıları, siyasi partiler, milletvekilleri, il yöneticileri, seçimlerde adaylıkları, sendikacılar, insan ilişkileri, Şehir Kulübü konularında çok ilginç şeyler izleyeceksiniz.

Metin Koçaklı Hakk'a yürüdüğünde, facebook sayfamda bir paylaşımda bulunmuştum.
Son söz olarak burada da paylaşmak isterim.
[*] [*] [*] [*]
Metin Koçaklı Hakk'a yürüdü.
Çoğunuz onu tanırsınız.
Ben, belki de bilmediğiniz bir yanını anlatayım.
Maddi anlamda hep sıkıntı yaşadı.
Borcu hiç bitmedi.
Özellikle devlete.
Ama o, hep cömert oldu.
Deniz Kulübü masalarından aç kalkan olmadı.
"Müessese ikramları" hep arttı, azalmadı.
Kumardan "parayı kaldırdığında"...
Zonguldak'ın "adem babalarının", garibanlarının bayramıydı.
Sokakta para dağıttı.
Bu yüzden Metin abiyi düşündüğümde, hep aklıma "Zahit bizi tan eyleme" deyişinin sonu aklıma gelir.
Muhyi sana ola himmet
Aşık isen cana minnet
Cümle alemlere rahmet
Saçar şu yoksul elimiz
Birilerine göre hep yoksul kaldı.
Ama gönlü zengindi vesselam!
Bir şey daha:
Yiğit lakabıyla anılır.
Nice anlı şanlı ünvanlar sahiplerinin başında "tezek" gibi dururken...

O "Çingen Metin" lakabını "altın bir taç" gibi taşıdı.
Metin abi, vedana gelemeyeceğim.
Sağlık durumu...
Hoş gör...
Hep söylediğin gibi:
"Uğurlar olsun... Uğurlar olsun..."