Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi 21 yaşındaki İsmail Tuncay, kaldığı öğrenci evinde kokain kullandıktan sonra hayatını kaybetti. İsmail Tuncay'ın evinin kapısında, "Kimse sorumlu değildir. Bu evrende çok sıkıldım umarım başka evren vardır" notu bulundu.

İçerideki not daha ilginçti: "Maddi sorunum hiç olmadı. Çok fazla para kazandım, ama önemi yok."

Ekipler yaptığı incelemede masa üzerinde bir miktar uyuşturucu madde ele geçirdi. İsmail Tuncay'ın beş gün önce öldüğü, kimsenin fark etmediği öğrenildi.

Zonguldak'ta hap, ot, kök yakalanıyor.

Ama kokaine yönelik bir çalışma yapılıyor mu?

Bize gelen bilgiler, kentteki kalburüstü insanların kokain kullandığı yönünde.

Hem de bu öğrencinin öldüğü 1+1'lerin olduğu bölgede.

Birçok iş adamının ve iş adamı çocuğunun evi var.

Kokain ve seks partileri yapıyorlar.

Hepsi kamuoyunun bildiği, tanıdığı çocuklar!

Kamuoyunda muhafazakar olarak tanınan ailelerin çocukları da son model araçlarla geliyorlar bu partilere!

Bir ara Marihuana adı verilen ota takılmışlardı.

Marihuana bizim bildiğimiz kenevir veya kendire benziyor! Ama daha kaliteli bulunuyor. Ancak kendir ve kenevire oranla daha pahalı.

Zonguldak'tan bir taksiciye 7-8 bin lira veriyorlar, İstanbul'dan 100 gram Marihuana getirtiyorlar, bir ay idare ediyorlar!

Ama durumu daha iyi olanlar kokain içiyorlar! Uyarıcı niyetine! Zengin olunca kimse dokunmuyor Zonguldak'taki ağalara, beylere! Çünkü hepsinin yakınları siyasette, ticarette, sivil toplum örgütlerinde!

Bu yönde bir çalışma yapılması lazım.

Yeni canlar gitmeden.

Ağasına beyine bakmadan!

Bahis operasyonundaki gibi haber vermeden!

Çiftlikbank Dolandırıcısı

Mehmet Aydın'ın adını verelim!

Bir eğitim kurumunda, bir sınıf için bağış toplanıyor.

Ve bağış karşılığında o kişinin adı sınıfa veriliyor.

Bu durumda dikkat edilmesi gereken ilk husus, bağışçının kimliği. Okula adı verilecekse, toplumda örnek gösterilebilecek biri olmalı. O da olmazsa, hiç olmazsa toplumda kötü örnek gösterilmeyen biri olmalı.

Üstelik bağışçıya ilçenin Cumhuriyet Başsavcısı tarafından plaket verilmiş.

Bu tip konulara dikkat etmek lazım.

Eğer, eğitimde rol model olarak nitelikli dolandırıcıları seçeceksek daha bilinen isimler var.

Mesela Çiftlikbank Dolandırıcısı Mehmet Aydın var.

O bu işlerde daha başarılıydı.

Uluslararası bir şöhret de kazandı.

Bu işlere biraz daha özen gösterelim.

Ağasına, beyine bakıp karar vermeyelim.

Kişi dolandırıcı mı?, değil mi ona bakalım.

Devleti rezil etmeyelim!

Günün Fıkrası: Hastaneye mi

gelmiştiniz, muayenehaneye mi?

Şişman bir adam, çok şöhretli bir doktorun muayehanesine gidiyor, konu zayıflamak istemesi. Doktor, bir hafta kullanmak üzere, isimsiz bir hap veriyor kendisine.

İlk kullandığı gece, uyur uyumaz rüya görmeye başlıyor adam.

Bir saray içinde, etrafında onlarca cariye, sabaha kadar bir onla, bir bunla sabah uyandığında, kan ter içinde...

Her gece aynı şey, bir haftanın sonunda bütün fazla kilolar atılmış durumda.

Günler sonra yolda şişman bir arkadaşına rastlıyor ve nasıl kilo verdiğini soruluyor.

Durumunu anlatıyor, o arkadaşı da doğru doktorun çalıştığı hastaneye gidiyor ve doktor ona da ayni tedaviyi uyguluyor.

İlk gece, adam rüyasında bir sarayda! Ama etrafında cariyeler yerine onlarca iri yarı zenci.

Tutarlarsa adamı fena yapacaklar. Bizim şişman önde, onlarca iri yarı zenci peşinde. Başlıyorlar sarayın içinde koşuşturmaya. Üçüncü gün sonunda adam zayıflıyor ama dayanamıyor ve telefon ediyor doktora.

"Ya Doktor Bey, Neden arkadaşımla benim rüyalarım farklı? O cariyelerle işi bitirirken, ben neden ırzıma geçecek zencilerden kaçıp duruyorum."

Doktor biraz düşündükten sonra sorar:

"Siz hastaneye mi gelmiştiniz, muayenehaneye mi?"