"Zonguldak, deneme/yanılma yöntemiyle yönetilecek bir şehir değil."

Vatandaş böyle haykırıyor.

Trafiğin nerede sıkıştığını görmek için, bir uygulama yapmaya gerek yok.

Eğer siz trafiğin nerede sıkıştığını görmüyorsanız, uygulama yapsanız da göremezsiniz.

Bu sadece Zonguldak Belediyesi ya da Emniyet Müdürlüğü ile ilgili bir sorun da değil!

Mesela Zonguldak Belediye Başkanı Ömer Selim Alan da bir şey deniyor.

Ereğli'de Hüseyin Uysal, Kilimli'de Seçkin Özdemir örnekleri gözümüzün önünde capcanlı dururken, teşkilatla sorun yaşamak doğru mu?

Ama deniyor. Koltuğuna güveniyor. Ankara'ya güveniyor. Gençliğine güveniyor. Milletvekillerine güveniyor.

Şunu bilmiyor; Sana oyu milletvekili vermedi, millet verdi!

Vali Erdoğan Bektaş'ı düşünün. Gelir gelmez bir kaçak ocak gerçeğiyle karşılaştı. "Bu sorunu bitireceğim" mealinde söz ve eyleme başladı.

Her gün ocaklar bombalanıyor. Ama bombalanmış, kapatılmış bir ocakta göçük oluyor, grizu patlıyor. Yine insanlarımız ölüyor. Canımız gidiyor.

Yıllardır ocaklar kapatılır. Yıllardır ocaklar bombalanır. Ama kaçak ocaklarda iş kazaları, daha doğru bir deyimle iş cinayetleri bitmez.

Siz, o insanların kaçak kömür ocaklarında çalışmaya olan ihtiyacını gidermediğiniz sürece bu sorun devam eder.

Siz Güneydoğu'da kaçağı bitirebiliyor musunuz?

İnsanlar PKK'ya gitmesin diye kaçağa göz yumuluyor.

Zonguldak'ta siz bu insanları TTK'ya alsanız gidip kaçak ocakta çalışmazlar.

Kaçak ocaklarda çalışan insanlar, şu anda TTK'ya alınan işçilerden çok daha iyi çalışır.

Sebebi ortadan kaldırmadan sonucu değiştirmeye çalışırsanız başarılı olamazsınız.

Yaptığınız, Zonguldak insanına, eziyete dönüşür.

Bizim, tüm hataları kendimiz yaşayarak doğruyu bulacak kadar zamanımız yok.

Aynı şeyleri tekrar tekrar yaşayıp, ders almaya çalışmak sadece aptalların işidir.

Kendisini akıllı, Zonguldak insanını aptal yerine koymayın.

Bir şey yapacaksanız yapın.

Yapmayacaksanız insanların zekasıyla oynamayın!

Günün Fıkrası: Uyuşturucu!

ABD'de iki genç uyuşturucu ile yakalanmış. İkisi de temiz yüzlü görünen gençleri kaybetmek istemeyen yargıç hapis cezası vermemiş. Bunun yerine ikisini de uyuşturucu tedavisi veren merkezlerde 1ay süre ile konuşmalar yapmaya mahkum etmiş. 1 ay sonra da gelip rapor vermelerini istemiş. Aradan bir ay geçmiş. Yargıç birisini odaya almış ve anlatmasını söylemiş. Genç, 1 ayda 100 uyuşturucu bağımlısını vazgeçirdiğini söylemiş. Yargıç teşekkür etmiş nasıl yaptığını sormuş. " Efendim " demiş genç. "Bütün sınıflarda tahtaya bir küçük, bir de büyük yuvarlak çizdim. Ve dedim ki, büyük yuvarlak uyuşturucu kullanmadan önceki beyniniz, küçük yuvarlak ise uyuşturucudan sonraki beyniniz. Böylece 100 tanesi hemen uyuşturucuyu bıraktı."

Yargıç ikinci gence, sen anlat, demiş..

İkinci genç, " efendim ben 1000 genci uyuşturucudan kurtardım" demiş. Yargıç şok olmuş. " Hemen anlat, nasıl başardın?"

" Efendim" demiş. "Ben de bütün sınıflarda tahtaya bir küçük bir de büyük yuvarlak çizdim. Ve dedim ki, gençler, eğer uyuşturucu kullanmaya devam ederseniz, bir gün mutlaka zencilerle dolu bir hapishaneye düşersiniz. Küçük yuvarlak hapse girmeden önceki poponuz... Büyük yuvarlak ise hapisten çıktıktan sonraki poponuz..."