Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi girişindeki yol çalışması aylardır sürüyor.

Yapılacak çalışma 500 metre değil.

Bartın, Filyos Vadisi'nden yararlanmak için öyle bir yol yapıyor ki!

Projeyle Zonguldak Merkez'den daha yakın hale geliyorlar.

Biz 500 metrelik alandaki çalışmayı bitirip, hizmete açamıyoruz.

Ama Allah'ları var...

Yöneticilerimiz çok iyi...

Çok dürüst...

Çok çalışkanlar...

Türkiye'de şehirler, yaşanılır bir ev haline gelirken; Zonguldak, derme çatma bir gecekondu görüntüsünden kurtulamıyor.

CHP'de herkes kaybetti; Harun Akın kazandı

CHP Merkez İlçe Kongresi öncesinde, basında hemen her kuruluş bir adayı destekledi.

Bazı yayın organlarının desteklediği aday, kongrede adaylıktan çekildi.

Bazı yayın organlarının değişik organlarından uydurduğu haberlerle karşı çıktığı aday, seçimi kazandı.

Aslında CHP'li bile olmayan aday, seçimi üçüncü sırada tamamladı.

CHP kongresi çok ilginçti.

Kongrede milletvekilleri dahil herkes kaybetti.

Tek kazanan vardı:

O da Harun Akın'dı.

Kıssadan Hisse: Sen bir tavuksun!

Dört tavuk, bir kartal yuvasına gidip bir yumurta çaldılar.

Yumurtayı kümese getirdiklerinde, kümeste bulunan diğer tavuklar, gördükleri bu yumurtanın çok büyük bir tavuğa ait olduğunu düşündüler.

Zaman geçti, yumurtayı getirenler de unuttu, onlar da bu yumurtanın büyük bir tavuğa ait olduğunu inandılar...

Bir anne bulundu yetim yumurtaya, kuluçka başladı.

Kısa bir zaman sonra yumurta kırıldı.

İçinden simsiyah kanatlı, ilginç gagalı, tuhaf bir tavuk çıktı...

Herkes mutluydu, böylesini ilk defa görmüşlerdi.

Anne tavuk, dersler vermeye başladı yavrusuna:

"Bak yavrum, yerden bulduğun böceği şöyle ye! Arpayı, buğdayı böyle ye!."

Anne tavuk, her geçen gün yeni şeyler öğretiyordu yavrusuna.

Büyük tavuk, annesinin her söylediğini yapıyordu.

Tehlikelere karşı nasıl davranılacağını da öğretti annesi:

"Bak yavrum, eğer kedi buradan gelirse, aksi istikamete doğru kaç, şuradan gelirse, buraya kaç..."

Büyük tavuk, büyüdükçe güzelleşiyordu.

Oldukça uzun kanatları vardı.

Diğer tavuklar, onun kanatlarına bakmak için geliyorlardı...

Bir gün anne tavuk, yavrusuna, havadan gelen tehlikelere karşı kendini nasıl savunacağını anlatırken; büyük tavuğun gözü, gökyüzünde, çok yukarılarda, süzülerek korkunç bir ihtişamla uçan başka bir canlıya ilişti.

"Anne bu ne?" dedi annesine.

Anne tavuk; "Ha o mu? O kartal yavrum, kuşların padişahı" diye cevap verdi.

"Ne de güzel uçuyor!.." diyerek iç geçirdi büyük tavuk.

"Evet yavrum! Ama sen sakın ona özenme. Asla onun gibi olamazsın! Sen bir tavuksun. Senden önce baban, deden, amcan; hepsi ona özendi, ama hiçbiri onun gibi uçamadı..." dedi anne tavuk.

O günden sonra büyük tavuk, ömrü boyunca, arka bahçede, kartalın ihtişamlı geçişini izleyip iç çekti...

Ve her seferinde; "Keşke ben de bir kartal olup uçabilseydim" dedi.

Yine bir gün, siyah, uzun kanatlı tavuk, ihtişamlı kartalı izlerken ölüp gitti...

Onu bir tavuk gibi defnettiler; ki hakikatte ölen bir kartaldı...

(Zonguldak'ta insanları silah zoruyla madene sokup, "Sen madencisin..." dediler. Şimdi devlet, bu insanlara "Köyüne dön, tarım yap" diyor. Silahla ölüme gönderdiğin insan, ölüme alıştı. Köyünde yaşamak istemiyor!)