Zonguldak Valisi Erdoğan Bektaş, kaçak kömür ocağında yaşanan metan gazı patlamasında ölen iki maden işçinin Çatalağzı Beldesi'nde yapılan cenaze törenine katıldı.

Bir Vali'nin kaçak kömür ocağında ölen işçilerin cenazesine katılması güzel bir olay. Maden ocağının sahibi 3 kişi ile saha sahibi de tutuklandı.

Tamam, dosyayı kapatacak mıyız? Sayın Vali, bu toprağın çocukları bu ocaklarda ölmeye devam ediyor. Ocak sahiplerine bakın, bir de ölenlere...

Eğer doğru bakar, baktığınızı görürseniz, bu ocağın bir ay önce neden doğru düzgün bombalanmadığını anlarsınız! Eğer anlarsanız sorun çözülür.

Trafik kazalarını tümden önleyemezsiniz. Maden kazalarını da tümden önleyemezsiniz. Ama kaçak ocak işini isterseniz önleyebilirsiniz. Ama isterseniz.

Bu sadece Valinin isteğiyle olacak iş değil. Devletin topyekün istemesi lazım. Güneydoğu'daki kaçakçılık gibi kaçak kömür işine de göz yumulursa bu iş bitmez.

Biz 30 yıldır Zonguldak'ta gazetecilik yapıyoruz. Ne Valiler ne siyasetçiler gördük. Günlerini geçirip, cüzdanlarını doldurup gittiler. Ölen biz olduk.

Bu toprağın insanını jandarma zoruyla ocağa sokup kömür çıkarttıran devlet, şimdi kömür çıkartmak isteyen insanları engelliyor. Ölünce başında dikiliyor.

Bu toprağın insanı, toprağını ekip/biçmekten mahrum edildi. Tarlada üretimden koparıldı, madende kömür üretimine zorlandı. Şimdi "Git köyüne üret" diyor.

İşte öyle olmuyor. "Açlıktan öleceğimize tok ölürüz daha iyi" diyen binlerce genç kaçak ocaklara gidiyor. Ölen biz oluyoruz, gülen siz oluyorsunuz.

Ocağa inmeden yevmiye yazdıran maden mühendisleri, arkası sağlam maden işçileri de var bu şehirde, biliyoruz. Ama biz ölüyoruz, biz ölüyoruz.

Madenleri çalanlar, taşı toprağı kömür diye satanlar kentin en güzel yerlerine konanlar sefa sürerken, bu toprağın sahibi olanlar birer, ikişer ölüyorlar.

Kentin sahibi olduğunu sananlar. Kenti yönettiğini sananlar. Siyaset yapanlar. Mutlu musunuz? İki can daha verdik toprağa. Gencecik çağlarında.

Arkada gözü yaşlı eş. Acının ne olduğunu bilmeyen bir evlat. Yüreği yanan analar, bacılar bırakarak yolcu ettik iki genç yüreği! O bebeğin gözlerine bakabildiniz mi?

İT'ler istedi diye AT'ler ölmez!

Birinin bana gazetecilik öğretmesi için önce haber yazmasını bilmesi gerekir. Son günlerde haber yazmasını öğrenmeden köşe yazmaya çalışanlar var!

Pusula'dan aşırdıkları haberlere takla attırıp, fotoğrafları kırpıp yayın yapanlar, köşe yazıp ahkam kesiyor. İT'ler istedi diye AT'ler ölmez!

Günün Fıkrası: Geberesice Dondurmacı

Yaşlı dedesinin ölümünü duyan Cathie taziye için 95 yaşındaki ninesinin evine gider.

Dedenin ölmeden önceki son anlarını konuşurlar.

Ninesi "Bir Pazar sabahı dedenle sevişirken rahmetli oldu garibim" der.

Bunu duyan Cathie hayretler içinde neredeyse yüz yaşına gelmiş bir çiftin sevişmesinden maraz doğmasının gayet normal olduğunu söyler.

Nine "Yok be tatlım. Aslında hiçbir sıkıntı yoktu. Eski günlerimizdeki gibi Pazar sabahı kilise çanı çalarken sevişiyorduk. Deden temposunu kilise çanına göre ayarlamıştı. Yavaş ve usulca gidip geliyordu.

Ding deyince içeri dong deyince dışarı."

Sonra nine biraz duraksar ve gözyaşını silerken,

"Eğer o geberesice dondurmacı delicesine zilini çalarak kapıdan geçmeyeydi, deden hala sağ olacaktı..."