Zonguldak Liman Arkasında türbanlı bir gencin öpüşme görüntülerini yayınladık.

Sosyal medyada kıyamet koptu.

Efendim, türbanlı diye niye ayırım yapıyormuşuz.

Böyle haber mi olur muşuz?

Orada hep böyle şeyler oluyormuş.

Kardeşim çektiğiniz görüntüleri gönderin, hepsini yayınlayayım.

Bizim meselemiz, türbanlı birinin öpüşmesini eleştirmek değil.

Tabi ki, türbanlı gencimiz de öpüşsün.

Ama dini hassasiyetler nedeniyle türbanını takıp, sonra sokak ortasında bu şekilde öpüşmesi tezat oluşturuyor.

Yoksa bizim insanların öpüşmesine, türban takmasına karışacak halimiz yok.

Hazreti Mevlana'nın dediği gibi: Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol!

Madem umuma açık bir yerde öpüşecek kadar cesursun, türban takmana ne gerek var?

"Hem öpüşürüm hem takarım" diyorsan o da senin bileceğin iş. Benim için mahsuru yok.

Stent sorunu şimdilik çözüldü

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde stent olmadığı için insanlar Ereğli yolunda ölüyor.

Ereğli'de özel bir hastanede stent takılabilyor. Bizde stent olmadığı için takılamıyor. Çünkü para yok. Firmalar BEÜ'ye stent vermiyor.

Zonguldak'a yeni bir hastane yapılıyor. Bu hastanede mutlaka anjiyo yapılabilmeli. Stent takılabilmeli. İnsanlarımız Ereğli yolunda pisi pisine ölmemeli.

Dün öğleden sonra güzel bir gelişme oldu. BEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde bir hastaya stent takıldığı haberi geldi. Demek ki stent geldi.

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Çufalı, açıklama yapmadığı ve izin vermediği için bilgileri gayri resmi şekilde alıyoruz.

Gönül ister ki, üniversitemiz eskiden olduğu gibi halka açık olsun. İletişimi güçlü olsun. 250 liralık stent yokluğuyla değil, bilimsel araştırmalarıyla gündem olsun. Varis yapıştırma işlemini yapamazken, organ nakli gerçekleştirdik gibi haberlerle gündem olmasın!

Rektör'ün 19 bin liralık aylık döner sermaye ücretini Tıp Fakültesi'nden mi, Diş Fakültesi'nden mi, Mühendislik Fakültesi'nden mi almaya çalıştığı gündem olmasın!

Zonguldak insanı, Zonguldaklıların yönettiği üniversite ve Tıp Fakültesi'ne gitmekten pişman olmasın. İnsanlar yollarda ölmesin. Anladınız mı Hocam?

Utanmazlar...

Utanmasalar, köşe yazımı alıp, altına kendi adlarını yazıp paylaşacak kişiler türedi.

Bilgisayarın başına birini oturtuyorlar! Pusula'da yayınlanan haberi anında alıp sitelerine koyup, paylaşıyorlar!

Böyle yaparak, bizim hızımızı kesmeye çalışıyorlar! Bu mümkün değil! Ağabeyleri olarak söylüyorum. Başarılı olmalarının yolu çalmaktan değil, özel içerik üretmekten geçer.

Günün Fıkrası: Dinsel faaliyet!

Yaşlı bir doktor, emekliliği nedeni ile yerine gelen genç doktor ile hastalarını tanıştırmak üzere evden eve dolaşmaya başlamış.

İlk girdikleri evde bir kadın:

- "Mide ağrısı çekiyorum".

Eski doktor da;

"Biraz fazla meyve yiyorsunuz ondan olabilir..." demiş.

Dışarı çıktıkları zaman yeni doktor;

-"Abi, kadını muayene bile etmeden nasıl böyle bir neticeye vardın?" demiş.

Yaşlı doktor anlatmış:

-"Oğlum, numaralı gözlüğümü yere düşürdüm, eğilip aldığımda bir de ne göreyim, yatağın altı meyve kabuklarıyla dolu..."

İkinci evdeki hastayı genç doktorun muayene etmesine karar vermişler. Bu evdeki kadın;

-"Çok yorgunum ve stresliyim " deyince genç doktor:

-"Belki de dinsel faaliyetleriniz sizi çok yoruyor, biraz ara verin" demiş. Dışarı çıkmışlar, yaşlı doktor genç doktora;

-"Doğru söyledin, bu kadın camiden ve kuran kursundan dışarı çıkamaz. Ama nasıl anladın?"

-Genç doktor;

-"Ben de çaktırmadan yatağın altına baktım ve orada caminin imamını gördüm...."