Adam Zonguldak'ı soymuş, soğana çevirmiş, devlete milyonlarca lira kira borcu takmış, bankayı dolandırmış, dayısını dolandırmış, nitelikli dolandırıcılık iddiasıyla yargılanıyor.

Zonguldak Belediyesi'ne kira borcunu ödemiyor.

Kendisinin usulsüzlüklerini yazıyoruz diye tetikçi tutup üstümüze salıyor.

Zonguldak Asliye Ceza Mahkemesi'nde görüşeceğiz.

Davanın iddianamesini aldım. Şüpheliler, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, hakaret, yaralama ve mala zarar verme iddiasıyla yargılanacaklar.

Daha önceki saldırıda, tetikçi olarak kullanılan kişi mahkemede azmettiricinin ismini vermişti.

Bu kez zaten iddianamede, sanıkların suçu işlemiş olduklarına kanaat getirilmiş. Elimdeki delilleri mahkemeye sunacağım. Adalete güveniyorum.

Benim canımı acıtan olay, böyle kişilerin bazı siyasetçiler ve bürokratlar tarafından korunması.

Üst düzey bir bürokratın "O yazmayacak, sen de yazma" demesi 30 yıllık meslek hayatımda duyduğum en tuhaf teklifti.

Yazık... Memleketi kimler yönetiyor?

Başka bir bürokrat, bir işadamı için "Bunlar Yunan askerinin saldırısına uğradı. Yazma, toparlansınlar" demişti.

'Yunan askeri' dedikleri kişi FETÖ'den beraat etti!

Ne olacak şimdi? Demek ki Yunan askeri saldırmamış!

Aynen bizim dediğimiz gibi!

Yazık... Memleketi kimler yönetiyor?

Kamyon tekeri kadar kafası, sibop kadar akıl yok

Gazeteci Adnan Küçükvar, çalıştığı gazetelerde işe alacağı muhabirlere 'kelime testi' yapardı.

Hedef, en az 500 kelime bilen birini işe almak.

Şimdilerde 50 kelime bilmeyen insanlar gazeteciyim diye sokağa salınıyor. Haber yazmasını bilmeyenler köşe yazarı oluyor!

Böyle olunca ne yazdıkları yazının anlamı oluyor, ne lezzeti!

Kimisi birinin kucağına oturuyor, kimisi birinin koltuğuna! Sonra gazeteciyim diye geziyorlar!

Konuşurken "Ben şu kadar yıldır gazeteciyim" diyor.

Soralım bakalım; "Hangi haberi yaptın da ülke çapında ses getirdin?"

Yanıt yok! O kadar gürültülü ki, kendi sesini duymaktan aciz!

Evlerde beslenen papağanların kelime dağarcığı, Zonguldak'ta gazeteciyim diye geçinen birçok kişiden fazladır!

Bunlarda kamyon lastiği kadar kafa var ama, sibop kadar akıl yok!

Günün Fıkrası: Eczacı Baba

Adamın biri eczaneye gitmiş.

"Buyurun efendim!"

"Sevgilimin ailesine yemeğe gideceğim. Bir fırsatını bulduğumda kullanmak üzere bir adet prezervatif istiyorum."

Eczacı prezervatifi vermiş.

Adam tam çıkarken geri dönmüş: "Bir tane daha verebilir misiniz?

Sevgilimin kız kardeşi çok güzel ve ne zaman onlara gitsem devamlı karşımda oturup eteğini sıyırarak bacak bacak üstüne atıyor. Bir fırsat da onunla yaratacağım gibi görünüyor."

Eczacı ikinciyi de vermiş. Adam tam çıkarken tekrar dönmüş: "Bir tane daha istiyorum. Sevgilimin annesi hala çok çekici. Gittiğimde ne zaman baksam, onu şehvetli bir şekilde beni süzerken buluyorum. Sanırım bir fırsat da onunla olacak."

Eczacı üçüncüyü de vermiş gülerek: "Desenize zorlu bir akşam olacak. Size güç kuvvet diliyorum" deyip adamı uğurlamış.

Neyse, adam akşam yemeğe gitmiş. Kapıda kendisini iki kız kardeş ve anneleri karşılamışlar. Biraz sohbetten sonra bir yanında sevgilisi, diğer yanında kardeş, karşısında anneleri yemeğe oturmuşlar. Baba salona girip masaya oturunca, bizimki başını öne eğip duaya başlamış: "Tanrım sana şükürler olsun verdiğin nimetlere, sağlık ve afiyete."

Arada bir kaç dakika geçmiş, adam duaya devam ediyor: "Tanrım sana şükürler olsun."

Bir kaç dakika daha geçmiş, adam hala devam ediyor: "Tanrım sana....."

Kız bakmış dua uzuyor, adama eğilmiş; "Sevgilim, bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum!"

Adam da; "Ben de babanın eczacı olduğunu bilmiyordum !"