İnsanoğlu...
İnsanlık olarak, her geçen gün kendimizden uzaklaşıyoruz.
Nasıl?
İnsan demek.
İslam demek.
İnanç demek.
İman demek.
Ahlak demek.
İşte bunlardan uzaklaşıyoruz.
İlk bakışta masumane bir yaklaşım.
Göze batmayan bir hayat.
Ya da...
Dünya telaşı.
Günlük ihtiyaçlar.
İş-aş...
Çoluk çocuk...
Derken...
İş, yavaş yavaş büyüyor.
Ev, araba.
Vesaire...
Kazandıkça büyüyen bir dünya.
Büyüdükçe hırslanan bir insanoğlu...
Benlik.
Hırsa...
Bizi kendine mahkum ediyor.
Farkında değiliz.
Ya da...
Dünyayı kazandıkça.
Seviniyoruz.
Sevindikçe.
Daha çok istiyoruz.
[*] [*] [*] [*]
İstedikçe.
Yetinmiyoruz.
Sorun burada başlıyor.
Ayrımcılık.
Kayırmacılık.
Bireysel olarak tabuları yıkıyoruz.
Az geliyor gücümüz.
Bu kez, işin içine aileyi katıyoruz.
Köy...
Sülale...
Hemşehricilik.
İş büyüdükçe büyüyor.
Ortaya terör çıkıyor.
Sömürgecilik çıkıyor.
Savaşlar baş gösteriyor.
[*] [*] [*] [*]
Halbuki insanoğlunun yaşam şekli belli.
Ölçü kuran.
Rehber Peygamber (sav)...

Ne zaman ki bu ölçülere uymuyoruz.
Bu yolu terk ediyoruz.
Dünya huzursuz bir yer oluyor.
Ahiret...
Oraya hazırlığı hak getire.
[*] [*] [*] [*]
Halbuki...
İnsanları hakir görmek, kötülük olarak bir insana yeter...
Müslümanın kanı, malı ve onuru dokunulmazdır.
Rehberimiz Peygamber (sav) böyle buyuruyor.
Ahiret çerçevesinden bakarsak...
Cennet yolu, birbirimizi sevmekten geçer.
Makam, mevkii...
Renk, meyrep, mezhep...
Zengin, fakir...
Kısacası...

Sınıf ayrımı yapmaksızın sevmek...
Bir becerebilsek...
Sevgi tohumları ekebilsek gönüllerimize...
Dünyada da, ahirette de; kazanan, hep insanlık olur.
Biz oluruz.
Allah, bizi birbirini seven...
Kardeşinin sevgisine mazhar olan kullarından eylesin.

[*] [*] [*] [*]
İnsanların asıllara, kabilelere ayrılması, neseplerin birbirine karışmaması; her şahsın hüviyetinin bilinmesi içindir; yoksa babalarla, dedelerle övünmek için değildir.

Mehmet Akif Ersoy