Arabada sigara içene ceza yazılırken, Kilimli Balıkçı Barınağı'na balık suyu dökene ceza yazılmayacak mı?

ÇATES çevreyi kirletiyor, meclisten kanun geçiyor.

2.5 yıl daha rahat rahat kirletecek.

Ceza bile yazılmayacak.

Ama otomobilinde sigara içene ceza yazılacak.

Sigara içenlerin hepsine ceza yazılsın!

Ama siz önce fabrikaların bacalarına bir ceza yazın sevgili idareciler!

Gücünüz vatandaşın dudağındaki sigaraya yetiyor!

İşadamının bacası, devlete büyük mü geliyor?

Sokağa işeyene Kabahatler Kanunu'ndan ceza yazan devletim; balığın suyunu denize döken kamyoncuyu da gör!

O kamyonların yollara balık suyunu nasıl akıttığını da gör.

Zonguldak, dünyanın en büyük köyü olabilir.

Ama babanızın çöplüğü değil!

Ülkede böyle yöneticiler de var...

Ordu'nun Gürgentepe ilçesinin kadın kaymakamı Nursel Özdemir, bir gencin yağmurun altında yoldan geçen araçlara el salladığını görmüş.

Özdemir, özürlü olduğunu öğrendiği Salih Belen'in yağmur ve kara aldırış etmeden yol kenarında araçlara el salladığını öğrenmiş.

Kaymakam Özdemir, Salih için özel bir bekleme durağı yaptırmış.

Haber ne güzel değil mi?

Biz de Zonguldak'ta yaşanan bir olayı aktaralım size:

Zonguldak Merkez ilçeye bağlı Kargalar Köyü'nde ikamet eden 59 yaşındaki Gülnaz Ardıç, muhtarlıktan gelen kağıtla merdiveninin yıkılacağını öğrendi.

Başka bir vatandaşa ait araziyi ihlal ettiği gerekçesiyle merdiveninin yıkılmasına karşı çıkan Gülnaz Ardıç "Yüzde 94 engelli oğluma bakıyorum. Merdivenimi yıkacaklarmış, merdivenimin kimseye zararı yok. Yıkmasınlar, ben engelli oğlumu nasıl geçireceğim oradan. Yetkililer bana yardımcı olsun" dedi.

Bu haber Pusula'nın internet sitesinde çıktıktan sonra, merdivenin yıkılmasından vazgeçilmiş.

Ordu Gürgentepe Kaymakamı'nın güzelliğine bakın!

Bir de bizim idarecilerin yaptığına!

Kalbinin güzelliği yüzüne yansıyan merhametli kaymakam.

Yolun açık ve uzun olsun.

Bir durağın da Zonguldak olsun.

Kıssadan Hisse: Kirpi

Soğuk, dondurucu bir kış sonrası, kirpilerin pek çoğu hayatını kaybetmiş.

Çünkü onlar, diğer hayvanlar gibi birbirlerine sokulup, ısınamıyormuş.

Çözüm aramışlar...

Ama ilk gece birbirlerine çok yaklaştıklarından dolayı, aralarında yaralananlar çıkmış.

Bir sonraki gece biraz uzak durmuşlar; bu sefer de donmalar meydana gelmiş.

Ne var ki, her gece kah uzaklaşa, kah yakınlaşa, deneye yanıla, soğuk havadan korunacak kadar yakın, birbirlerini incitmeyecek kadar da uzak olarak, mesafeyi bulmayı öğrenmişler.

Bizim de uzun dikenlerimiz var.

Bunlar hayata karşı filtrelerimiz.

Bazen faydalı, bazen de zararlı.

Çoğu zaman, kimseleri yaklaştırmıyoruz yanımıza.

Ne var ki, paylaşmak; ancak yakınlaşmakla mümkün.

Birbirinizi incitmeyecek kadar uzak, hayatın soğuk zamanlarında üşümeyecek kadar da yakın olmayı öğrenenlerden olabilmemiz dileğiyle... (Alıntı)

Günün Fıkrası: Cinler!

Kapı vurulur ve Mehmet Delen kapıyı açar.

Kadın; "İyi günler az önce camınız kırıldı ve bunu yapan benim çocuğum, lütfen özrümü kabul edin ne kadar masrafı varsa ödemek istiyorum" der.

Adam; 'Hiç sorun değil. Çocuğunuz camı kırdı ve içeri giren top değerli bir vazoya çarptı ve o da kırıldı" der.

Kadın daha fazla üzülür ve içeri girdiğinde gerçekten bir vazoyu kırılmış görür.

"Çok üzgünüm; bunun da masrafını ödemek istiyorum" der.

Adam; "Hiç önemli değil, aslında çok büyük bir iyilik yaptınız bana" der.

Kadın merakla sorar: "Ama camınız ve değerli bir vazonuz kırıldı, nasıl olur?"

Adam: 'Hanımefendi; ben bir cinim ve 100 bin yıldır o vazoda hapis kalmıştım, çocuğunuz sayesinde özgürlüğüme kavuştum, dileyin benden ne dilerseniz..."

Kadın önce şaşırsa da, biraz düşündükten sonra; "Çok güzel ve büyük bir malikane istiyorum" der.

Adam; "Bir dakika" der ve kısa bir telefon görüşmesinden sonra; "Tamam hanımefendi, malikaneniz hazır" der ve "İkinci dileğiniz nedir?" diye sorar.

Kadın; sevinç çığlıkları ile; "En güzel kıyafetleri istiyorum" der.

Adam, yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra; "Tamam, hanımefendi, Versace ve D&G'ya gidip en güzel kıyafetlerden istediğiniz kadar alabilirsiniz" der.

Adamın "Son dileğinizi de alabilir miyim?" diye sormasıyla kadın çıldırmış bir halde; "Dünyanın en güzel mücevherlerini istiyorum" der.

Adam, yine kısa bir telefon görüşmesinden sonra; "Tamamdır, yarın tüm mücevherleriniz teslim edilecek" der.

Kadın artık sevinçten çıldırmıştır. Adam kadına sessizce; "Eee, şey hanımefendi, benim de sizden küçük bir ricam olacak" der; "Malum, 100 yıldır bir vazodayım, bu sürede hiç kadın yüzü görmedim, benimle bir gece birlikte olabilir misiniz acaba?"

Kadın biraz düşündükten sonra, ona bu kadar güzel şeyler veren birinin, isteğini geri çevirmemesi gerektiğini düşünür ve "Tamam olabilir" der, sabaha kadar birlikte olurlar...

Adam bir ara sigarasını yakar ve kadına sorar: "Kaç yasındasın?"

Kadın cevap verir: "32"

Adam: "Hadi yaa.. Çok enteresan, bu yaştasın ve hala cinlere inanıyor musun?"