Önceki dönem AK Parti Zonguldak Milletvekilleri, Hüseyin Özbakır ve danışmanları yüzünden birbirleriyle nasıl sorun yaşıyorlardı.

Hüseyin Özbakır ile Özcan Ulupınar kavga ederken, Faruk Çaturoğlu arada geçiniyordu.

İl Başkanı Zeki Tosun, Özcan Ulupınar ile Hüseyin Özbakır'ın arasında kalıyordu.

Bu kavga sayesinde koltuklarında oturan bürokratlar da vardı.

O sayede yükselen müteahhitler vardı.

Önce o müteahhitler gitti.

Şimdi bürokratlar gidiyor.

Haksızlıkla kurulan kaleler, birer birer yıkılıyor.

Şimdi Milletvekilleri Polat Türkmen, Ahmet Çolakoğlu, Hamdi Uçar ve İl Başkanı Zeki Tosun çok güzel anlaşıyorlar.

Şimdi, sorunlu ilçe başkanları da değişecek.

Orkestraya yeni başkanlar gelecek.

Daha yeni, daha güçlü şarkılar söylenecek.

Allah sizi de güldürsün!

Bu köşenin müdavimleri bilir.

Bazı yazılarımızı sudoku çözer gibi okumanız gerekiyor.

"Kafe üç harf, site üç harf, kadın üç harf!" başlıklı yazımızın ardından çok sayıda üç harfli aradı bizi!

Zonguldak'tan, Ankara'dan!

Sadece üç harfli kadınlar da değil!

Üç harfli erkekler de aradı!

Size bir şey söyleyeyim mi?

Bu üç harfliler buluyor birbirini!

Şimdi içinizden "Sen de üç harfli değil misin?" dediğinizi duyar gibiyim!

Kafe ile siteyi hemen herkes çözmüş!

Google'da üç harfli kadın isimlerini arayanlar varmış!

Çok güldüm!

Güldürmeyin beni Allah aşkına!

Az daha zorlasanız çözeceksiniz aslında!

Bir de yazıda 'eski belediye başkanının oğlu' geçiyor ya!

Bir bomba daha patladı bu vesileyle iyi mi!

Bir başka eski belediye başkanının oğlu da, kadın çalışan bir restorana takılmaya başlamış!

Hem mekana, hem kadınlara borç takmış!

Bu çocuk, babasının açtığı işyerini batırır yakında!

Ne fiziği, ne kimyası!

Kadının biri, kafayı yemiş:

"Basının en güzel kadını benim" diye geziyormuş ortalıkta!

Ne fiziği, ne kimyası bize uygun değil!

O nedenle biz kendisini serbest bıraktık!

Bu kişiyi düzeltmeye, Tıp Fakültesi bile çaresiz kalır!

Siz de çok ciddiye almayın!

Günün Fıkrası: Kuleye çıkan eşek!

Adamın biri, işlerinin yoluna girmesi için Allah'a yalvarmış: "Her şey iyi olursa, ahdim olsun eşeğimi sırtıma alıp, Galata Kulesi'nin tepesine çıkaracağım" diye yemin etmiş.

Hikaye bu ya, kısa süre sonra tüm sorunları çözülmüş ve sıra yeminini yerine getirmeye gelmiş...

Eşeğini alıp Galata Kulesi'ne gitmiş, bakmış ki kule çok yüksek. Koca eşeği sırtına alıp, dar merdivenlerden döne döne kulenin tepesine nasıl çıkaracak? İmkansız!

Kapıda ak sakallı bir Bektaşi varmış. Yeminini anlatarak, ona akıl danışmış.

Bektaşi "Her derdin bir çaresi vardır" diyerek sormuş:

"İçki içer misin?"

"Haşa; içmem."

"Kumar oynar mısın?"

"Asla oynamam."

"Gazete-kitap okur musun?"

"Vaktim yok ki nasıl okuyayım?"

"Tiyatroya, eğlenceye, saza, caza, dansa gider misin?"

"Gavur adetlerini sevmem."

"Çapkınlık durumun nasıl? Kadınlarla kızlarla alem yapar mısın?"

"Asla yapmam!"

Ak sakallı Bektaşi; "Tamam" demiş, "Meseleyi çözdük! Eşeği kuleye çıkartmana hiç lüzum yok. Sen kendin çık, yeminin yerine gelmiş olur!"