Zamana hükmedebilseydim eğer;

Çocukluğuma dönebilmek,

Yeşil bir cennet olan

O eski Ontemmuz'umu görmek,

İhsaniye deresinin yukarı ucundaki

Abanoz gölünde yüzmek,

Orada tuttuğumuz balıkları

Suyun azlığı nedeniyle

İşe yaramayacağını bile bile,

Bir başka cennete

Şekercilerin deresine salmak,

Dorukyolunda,

Şekercilerin sahasında,

Batarya'da top oynamak,

Ve de

72 millet değilse de

En az yedi ilden gelenlerin yarattığı,

Çok kültürlü

O güzelim komşulukları yaşamak isterdim...

Zamana hükmedebilseydim eğer;

Çocukluktan zıplayıp

Deniz yüzeyinden sektirilen taş gibi,

Birbirinden çok farklı dünyalardan

Kişilerle sohbet edebilmek

Mesela

Ticareti kendi kurallarından

Bir nebze bile sapmadan yaşayan

Yan dükkan komşumuz Mustafa Türkçelik

Ya da İşhanı sahibi

Zeki Demirci'yi görebilmek...

Ya da müteyeddin entelektüelleri

Arif Kılıç, Karaelmaslı mobilyacı Nihat Usta ile

Metafizik ile materyalizmin

Birbirine karışan dalgalarında...

Bir sörf tahtası gibi binip akla,

Beyinsel hazzı yaşamak...

Zamana hükmedebilseydim eğer;

O rüzgar kanatlı zaman atıyla

Neler yapardım neler...

Mesela Ali Şeker'in dükkanında var olup;

"Yaramaz Çocuk" Hüseyin Abi ile,

Dışarıdan sığ görünen

Ama kesinlikle ve kesinlikle

Bilgi ve zekaya dayanan,

Satranç oynarcasına

Söyleşebilmek

Ya da

Bir günün erkeninde

Ağzımda bir akide

Erdal Abi ile

Bir cigarasını da gavur ederek,

Çocukların getirdiği

Bir bardak çay eşliğinde

Aynı fekansta konuşabilmek isterdim...