Mahalle aralarından geçtik.

Fındık tarlalarını aştık.

Zirveye doğru yürüyoruz.

Dağ-bayır...

Eski patikalar...

Keçi yolları...

Şimdi birazcık genişledi.

İyi bir traktör gidebiliyor bazı bölgelerinde...

Yol kenarları meyve ağacı...

Bir erik ağacının gölgesinde nefeslendik.

Arkadaş sordu...

- Erik alabilir miyiz?

Tuhafıma gitti.

Şaşırdım.

- Tabii ki...

Sormana gerek yok.

Başından geçenleri anlattı...

"İki arkadaş geziyorduk.

Yol kenarında bir incir ağacı gördük.

İki incir aldık.

Birer tane yedik.

Biraz ilerleyince tarlada orta yaşlı bir kadın gördük.

- Bu tarla senin mi?

- Evet...

- Şu incir ağacından iki incir aldık.

Hakkını helal et.

- Etmem...

Almasaydınız.

- Parasını verelim.

- Olmaz!

Almasaydınız.

Yoğun mücadele verdik.

Helallik alamadık..."

Sütten ağzı yananın yoğurdu üfleyerek yemesi çok doğal.

Bizim şaşkınlığımız ayrı...

- Hiç dikkat ettin mi?

- Neye?

- Geçtiğimiz yolların kenarı tamamen meyve ağacı...

- Neden?

- "Gelen geçen rahatça ulaşıp alabilsin" diye...

Memleketimizde her çeşit insan var.

Eğer huzur varsa...

"Çoğunluğu güzel insanlardan oluşmuş" demektir.

Asıl konumuz...

Tarla sınırları...

Yol kenarları...

Orman kenarları...

Hep meyve ağacı...

Çeşit çok.

Çeşit çeşit elmalar, armutlar, erikler...

Ayva, nar, kiraz, karayemiş, hurma, incir...

Vesaire...

Şimdilerde ağaçlar bakımsızlıktan dökülüyor.

Hala dik durabilenlerin meyveleri de dökülüp ziyan oluyor.

Önceden zamanında toplanırdı.

Yumurta toplar gibi toplanırdı meyveler...

Sepetlerle, çitlerle samanın içerisine saklanırdı.

Orada göynür, kış mevsiminde bolca tüketilirdi.

Yetmez...

Kızılcık pekmezi, pestili yapılırdı.

Ya arasına ceviz-fındık koyup dürüm yapardık...

Ya da sofrada soğukluk olsun...

Bir tas suyun içine atıp hoşaf yapardık.

Elma-armut pekmezi yaparlardı.

Çok olursa...

Birazı kurutulurdu.

Kışın kaynatılır, hoşaf yapılırdı.

Eğer daha çok ise...

Lohusa hayvanlara kaynatılıp verilirdi.

Gül reçelini köylerde görmeyeli uzun zaman oldu.

Kuşburnu pekmezini yapan yok.

Dut pekmezi...

Dutlar dökülünce önceden tavuklar yerdi.

Şimdi yumurtalar yaygın marketlerden geliyor.

Dut ağacının dibine uğrayan yok.

İnsanlar ihtiyacı olan sirkeyi kendi yaparlardı.

Kestaneler kuma gömülürdü.

Kabak kurutulurdu.

Neyse...

Bir zamanlar insanlar bir araya geldiğinde bu tür hazırlıklar yapar...

Ya da bu hazırlıkları nasıl yapacaklarını konuşurlardı.