Gazetelerde, televizyonlarda, internet sitelerinde ve sosyal medyada magazin haberlerinin nasıl büyük bir ilgiyle okunduğunu görüyorsunuz.

Ama Zonguldak'ta "magazin haberi"nin önüne geçmek isteyenler, bu tür habere "bel altı haber" damgasını vuruyorlar.

Üstelik magazin haberine bu yaftayı vuranların hemen tümü "bel altı" çalışıyor.

Bunları niye yazıyorsam!

Zonguldak'ta son dönemde acayip bir magazin bombası var.

Ama yazmam...

Merak edip çatlayabilirsiniz!

Hiç umurumda olmaz!

Bu magazin işinin masrafı şu anda 2 milyona yaklaştı.

Sonu nereye varır, bilinmez!

Masraflar sürekli artıyor.

Yüce Mevla, bazı şeyleri öbür tarafa bırakmıyor.

Bu dünyada herkese küçük bir fragman izletiyor.

Allah, kimseye böyle bir filmi izletip, üstüne 2 milyon lira ödetmesin!

Bizimle böyle yarışamazsınız...

Sadece İhlas Haber Ajansı'nın haberleriyle internet haberciliği yapıp, ortalıkta "gazeteciyiz" diye gezenler var.

Bırakın özel haberi, normal haberi olmayan internet siteleri var.

Bizim için yazdıkları hariç!

Hem tembellik yapacaksınız, hem sadece ajans haberi kullanacaksınız, hem de Pusula ile yarışacaksınız, öyle mi?

Sıcak haber yok, sosyal haber yok.

Niye girsinler sizin sitenize?

Böyle yazınca, Pusula'ya emek veren arkadaşlar kızıyorlar.

"Niye tahrik ediyorsun onları?" diye...

Diğerleri iyi olmazsa, biz daha iyi olamayız ki!

Ben "diğerleri"ni değil, "bizimkileri" de tetikliyorum.

Şimdi bir de günlük yayın yapan gazetelerin internet sitelerine gelelim.

Son dönemde işi sıkı tutuyorlar.

İyi gidiyorlar.

Geleceğin internette olduğunun farkına varıyorlar.

Gazetede akşam saat 20.00'da yazdığın haber, yarın sabah 09.00 gibi okuyucuya ulaşıyor.

12-13 saat sonra...

Ama internete attığın haber 12-13 dakikada bomba gibi patlıyor.

Habercilik artık burada...

Artık basın kuruluşları sağlam bir altyapı ile internet haberciliği yapmak zorunda.

Ama bu işi gazeteciler yapmalı.

Önüne gelen yapınca olmuyor.

Olmadığını bütün Zonguldak görüyor.

Fındıkçı Mustafa!

Karaelmas Gazeteciler Derneği'nin TTK emeklisi Başkanı Mustafa Emen, Giresun'a fındık toplamaya gitmiş.

24 Temmuz'da çelenk koymayı unutmuşlardı ya!

Bu bayram da gazete çıkarmayı unutmuşlar galiba!

Çıktı da biz mi göremedik?

Mustafa Emen, Giresun'dan kendine yakışan terbiyesiz bir mesaj atmış.

Sadece bu mesaj bile Mustafa Emen'in, bırakın gazeteciler örgütü başkanı olmayı, gazeteci olamayacağını gösteriyor.

Bir insan, Emniyet Müdürünün koltuğuna oturunca bu kadar değişir mi?

Günün Fıkrası: Çaylak gazeteci...

Yeni işe alınan genç bir gazeteci, kendine verilen görev gereği ilginç ve dikkate değer bir haber bulması gerekir.

Hemen sokaklarda dolaşmaya başlar.

Elindeki fotoğraf makinesi ve kamerası ile güzel bir haber yakalayıp gazeteye ulaştıracaktır.

Bütün sokakları, caddeleri karış karış dolaşır ve tam istediği gibi bir haber yapacağını düşündüğü kalabalık bir kitleye rastlar.

Kalabalıktan fırsat bulup olayın ne olduğunu ya da tam olarak nasıl olduğunu anlayamaz.

Öğrenmek için çabalar, ancak Türk insanının böyle bir durumda hep yaptığı gibi boşu boşuna kalabalık yapan insanları geçemez.

Yeni işe başlamış ve gazeteye güzel bir haber ulaştırmak mecburiyeti bulunmaktadır.

Ne yapıp edip kalabalığı yarıp işin aslını öğrenmesi ilk işinde ona büyük başarı getirecektir.

Müthiş bir kurnazlık düşünür ve kalabalığa seslenir:

- Çekilin! Orada yatan benim babam. Ne olur, onu bana gösterin!

Sesi duyan insanlar hemen kenara çekilir.

Genç gazeteci, yerde yatan bir eşek ölüsü ile karşı karşıya kalır!