Zonguldak'ta görev yaptığı dönemde 20'yi aşkın kişiyi yaklaşık 500 bin lira dolandıran kamu görevlisinin başka bir şehre tayini çıkmış.

Görevdeyken kimsenin şikayetçi olamadığı kamu görevlisinin üzeri örtülmeye çalışılıyor.

Babası, genç kamu görevlisinin piyasadan topladığı paraları geri ödemeye çalışıyor.

Ancak kaç kişiden, ne kadar alındığı belli değil.

Yaklaşık 150 bin lira geri ödenmiş.

Şimdi bu kişiyi açık açık yazsak, bambaşka sorunlar olacak.

Başka şehre tayini çıkmasına rağmen görevinden olacak.

Bu olayın başka bir boyutu daha var.

Kamu görevlisine para kaptıranlara bakınca, ekonomik sıkıntıları nedeniyle çalışanlarına para ödemekte güçlük çekenler bile var.

Kamu görevlisiyle oturup-kalkmak, rakı içip hava atmak için para ödemişler.

Aslında kamu görevlisi konsomatris gibi çalışmış!

Masa masa gezmiş, parayı toplamış.

Kumar mı oynadı, kadına mı kaptırdı?

Bir kadın yüzünden şantaja mı uğradı?

Ama biz bunlara inanmıyoruz.

Bu kamu görevlisinin görevini bilseniz, dudağınız uçuklar.

Para kaptıranları bilseniz, gözünüzde arpacık çıkar.

Mesleğine, gençliğine ihanet eden bu kamu görevlisi, Zonguldak'tan çok daha büyük bir şehre gitti.

Burada, hem de bir ilçede insanları 500'lük yapan kamu görevlisi, gittiği yerde milyonluk yapar!

Zonguldak yöresinde kadın işleriyle fazla ilgilenenlerinin sonunun iyi olmadığını anlatmak için "Küçükbaş, büyükbaşı yir" sözü kullanılır.

Bu kamu görevlisi, yakında kendi başını yer!

Beşiktaş ile uğraşanın çocuğu olmaz!

Sosyal medyada Beşiktaşlıların çok sık kullandığı bir sözdür bu:

"Beşiktaş ile uğraşanın çocuğu olmaz!"

Sıkı bir Beşiktaş taraftarı olarak kendime de yakıştırırım bu sözü...

Ama sadece "çocuk" diye düşünmeyin olayı...

Bana bir kötülük yapanın başına çok kısa sürede bir şey gelir.

Asla "Oh olsun" demem.

Hatta "Allah yardımcısı olsun" diye dua bile ederim.

Örnekler verip, kimsenin acısını tazelemek istemem.

Demem o ki, benimle çok fazla uğraşmayın!

Ben Allah'ın sevgili kuluyum!

Bana haksızlık yapanlardan; kiminin aklı, kiminin psikolojisi, kiminin parası, kiminin karısı, kiminin sağlığı, kiminin ise özgürlüğü gitti!

Bilmediklerim de vardır elbette!

Bunlar size yeter herhalde!

Günün Fıkrası: Köprü...

Samimi iki arkadaş, inşaat mühendisliğinden mezun olurlar.

Biri çalışmak için yurtdışına gider, diğeri devlet memuru olur.

Beş yıl sonra yurtdışındaki arkadaş, diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.

Memur olan arkadaş sorar:

- Sen ne kadar ücret alıyorsun?

- 8 bin dolar...

- İyi de bu malikane ne kadar?

- 1,5 milyon dolar.

- Nasıl oluyor bu iş?

- Şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

- Evet...

- Köprünün korkulukları 3 santimetre kalınlığında olacaktı.

- Eeee?

- 2 santimetre olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.

Bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır.

Boğazda bir yalıda ağırlar.

Yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır, sorar:

- Sen ne kadar ücret alıyorsun?

- 5 bin Türk Lirası...

- Bu yalı ne kadar?

- 60 milyon TL...

- Nasıl oluyor?

- Şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

- Hayır!..