Memur-Sen Zonguldak İl Temsilcisi ve Eğitim Bir-Sen Zonguldak Şubesi Başkanı Kamuran Aşkar, önce Pusula'dan Öznur Güneş'e açıklamalarda bulundu.

Ardından yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada herkese mesaj vardı.

Ancak üç isme önemli uyarıları oldu.

Ben açıklamadan şunu anladım...

İl Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Kapıcı'ya:

"Bürokrasinin hangi kademesinde yer alırsa alsın, hangi mevkinin sahibi olursa olsun, aidiyeti ve görüşleri ne olursa olsun, herkes öncelikle haddini bilmeli; devlet adamı olmanın vakarını, incelik ve nezaketini taşımalıdır."

(Ereğli 15 Temmuz Şehitleri İmam Hatip Ortaokulu Müdürü Sinan Yıldırım, Zonguldak İl Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Kapıcı hakkında, kendisini telefonda tehdit ettiği ve şantajda bulunduğu, "İtlik yapmayın. Çevrendeki itlere söyle onları da tokatlarım. Paylaşımı kaldırmazsan, ben de makamına gelip seni tokatlamazsam Murat değilim" iddiasıyla Cumhuriyet Savcılığına suç duyurunda bulundu.)

Vali Erdoğan Bektaş'a:

"Unutulmamasını istediğimiz diğer bir önemli husussa, devletin üst makamlarında görev yapanların çalışanlarına uyarılarda bulunacağı zaman yasal hak ve sorumlukları bağlamından kopmadan uyarı ve tavsiyelerde bulunması, devlet adamı üslubunun ağırlığıyla bu görevlerini yapmalarıdır. Ayrıca kimsenin kendisini vazgeçilmez olduğunu düşünmemesini ifade etmek ederiz. İyi bilinmelidir ki, mezarlıklar vazgeçilmez olduğunu düşünen insanlarla doludur."

(Kız İmam Hatip Lisesi Müdür Vekili Leyla Özyer, okul öğretmenleri Emine Işık ve Harun Bektaş ile Okul Aile Birliği Başkanı Hüseyin Altıok'la makamında yaşadığı diyalog nedeniyle...)

Erdoğan Bektaş, Murat Kapıcı, Sinan Yıldırım'a:

"Makamlar, kimsenin babasının malı olmadığı gibi, yaşayabileceğimiz emek ve değer vereceğimiz, değer bulacağımız başka Zonguldak da yoktur. Özellikle hatırlatmak isteriz: Gücünü makamlardan alanlar bilsin ki, makamlar geçici, dostluklar kalıcıdır. Yarın makamlar gidince insanoğlunun kazanım hanesinde edindiği dostluklar ve ettiği hizmetler kalacaktır."

Orkestranın şefinde sorun var!

Makamdan İmam Hatipliler kovuluyor.

Milli Eğitim Müdürü, Okul Müdürüne, "İtlik yapma. Seni makamında tokatlarım" diyor.

Okul Müdürü, "FETÖ'cüler bir günde İl Müdür Yardımcısı oldu" diyor.

Şimdi yaşanan tüm bu kargaşanın asıl sorumlusu, Zonguldak'ı yöneten ya da yönettiğini sanan siyasilerdir.

Zonguldak'ta güçlü bir siyasi irade olsa, bunların hiçbiri olmaz.

Vali Erdoğan Bektaş, çıkıp, "100 sene beklediniz, biraz daha bekleyin" diyebiliyor.

"Zonguldak merkezini Kilimli'ye kaydırmayı" düşünebiliyor.

Hatta, Filyos'un ilçe yapılması konusunda açıklamalar yapıyor.

Biz siyasetçilere, "Bunlardan haberiniz var mı?" diyoruz.

"Bizim haberimiz yok" diyorlar.

Zonguldak'ın "akordu" bozuldu.

Bu "akort bozukluğu" bazılarının işine geldiği için ses çıkartmıyorlar.

Biz "Bu akort niye bozuldu?" deyince, "Sen yazdığın için bozuldu" deyip suçu bizim üzerimize atıyorlar.

Bize göre sorun orkestranın şefinde...

Şef sık sık değiştiği için, şarkının biri bitmeden diğeri başlıyor.

Orkestranın diğer üyeleri, aynı türküyü ilk kez söyleyen insanlar gibi ayrı telden çalıp, ayrı telden söylüyorlar.

Ondan sonra şef de küsüyor, şerif de!

Ses veriyorum...

Do, do, do...

Kalın oldu galiba...

Si, si, si...