Zonguldak'ta birlik-beraberlik konusunda herkes farklı düşünür.

Yükse sesle konuşan suçlanır.

İlk önce "şovenist" yaftası yapıştırılır.

Kentte varlığıyla-yokluğu belli olmayan Kent Konseyi seçiminde bile yapılanları gördük.

Yesari Sezgin ile Savaş Çiloğlu'nun yarıştığı seçim öncesinde çalışan telefonlarda neler konuşulduğunu öğrendik.

Hele bizi "şovenist"likle suçlayanların söylediklerini duyunca hiç şaşırmadım.

Hadi siyasi partilerde yapılanları bir nebze anlayabiliyorum.

Ama Kent Konseyi'nde "şovenistlik" nedir ya?

Birlikte yaşadığımız kentin konseyinde birlik olamayacaksak, nerede olacağız?

Dosya numarası bizde var

Zonguldak'ta bir il müdür yardımcısı hakkında Zonguldak Adliyesi'nde yürütülen bir soruşturma var. İddia: Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği...

Bazı devlet görevlileri, elimizde bilgi-belge olmadan yazdığımızı iddia ediyor ya... Tekrar söylüyoruz. 2018 tarihli bu dosyanın numarası bizde var.

Bize ne kardeşim?

Kim, hangi FETÖ'cüyü, hangi göreve getirirse getirsin...

Biz; bir yazdık, iki yazdık...

Görmek ve duymak istemeyenin kafasına vuracak halimiz yok.

Milli Eğitim - ZGC - KGD...

Zonguldak İl Milli Eğitim Müdür Vekili Murat Kapıcı, dün Öğretmenevi'nde basın toplantısı düzenledi.

Murat Kapıcı, toplantıyı Zonguldak Gazeteciler Cemiyeti (ZGC) ile birlikte organize etmiş.

Kapıcı'nın bir yanında uzun saçlarıyla yardımcısı Üçler Sarıkaya, diğer yanında yine uzun saçlarıyla ZGC Başkanı Derya Akbayık vardı.

Basın toplantısına katılanları da ZGC belirlemiş.

Gerçi bizim Öznur Güneş'i, Murat Kapıcı bizzat davet etmiş.

Dikkat ediyor musunuz? Karaelmas Gazeteciler Derneği'ni tümden aradan çıkarttılar.

Osman Sav ile başlayan çöküş, Mustafa Emen ile bitişe doğru gidiyor.

Allah sonlarını hayır etsin.

'Koca-karı' değil 'Koca Karia' ilacı...

Binlerce yıldır dilden dile gelen sözcük veya tabirlerin zamanla kulaktan kulağa değişime uğraması sık rastladığımız bir durumdur.

İşte böyle azizliğe uğramış olan bir tabir de "koca-karı ilaçları" deyimidir. Bu tabirin aslı "Koca Karia"dır...

Büyük Menderes Nehri ile Dalaman Çayı arasında yaşamış bir Ön-Türk kolu olan Karia (Karya) uygarlığının geçmişi M.Ö. 3400'lere dayanır. Bir gün Karia sarayının bahçesinde bir çığlık duyulur, bir haykırış. Karia kralının kızıydı bu. Yörenin en zehirli yılanı sokmuştu. 1,5 metre boyunda, kurşuni renkli engerek. Genç kız acı içinde yere yığıldı. Yüzü morarmış, ateşi yükselmiş, narin bedeni titriyordu. Kan ter içindeydi. Hemen hekimlere gösterildi. Hekimler sonucu krala tek cümleyle özetlediler: "Maalesef..." Karia prensesi ölecekti.

Kral kahroldu. Biricik kızı ölürken, onun elinden bir şey gelmiyordu. Prenses ateşler içinde geçirdi geceyi. Yüzü-gözü şişmişti. Kral da çaresizliğin acılarıyla sabahladı. Hekimler genç kızın akşama kadar can vereceğini söylüyordu. Kral kızının başında, Karialılar da tapınaklarda dualar ediyordu. O anda bir haber getirdiler: "Kralım dışarıda bir balıkçı var, kızınızı kurtarabileceğini söylüyor."

Kral, "Hemen alın içeri" dedi, hemen aldılar. Simi Adası'ndan gelen bir balıkçıydı. Kralın yaşlarında, uzun boylu, iri omuzlu, yanık tenli, yeşil gözlü... Hemen, boynundaki meşin keseden tahta bir kutu çıkardı, içindeki, Şaman dedesinden öğrendiği merhemini genç kızın tüm bedenine sürdü. "Üzülmeyin Kralım. Kızınız ölmeyecek, şişlikleri yarın inecek, ertesi gün de ayağa kalkacak" dedi.

Simili balıkçı, bu merhemi kendisi gibi balıkçı olan dedesinden öğrenmişti. Yörenin endemik otlarıyla yosun karışımı bir merhemdi. Çok zehirli balıkların soktuğu insanlarda kullanmışlar ve onları kurtarmışlardı. Ertesi gün balıkçının dediği oldu. Genç kızın şişlikleri indi, ateşi düştü. Artık o narin bedeni titremiyordu. Bir sonraki gün ise tamamen iyileşti, ayağa kalktı.

Karia kralı hemen talimat verdi: "Balıkçıyı bulun, ailesiyle birlikte saraya getirin. Artık burada kalacak."

Buldular. Kral Simili, balıkçıyı saray hekimleriyle tanıştırdı. Ve ikinci talimatını verdi, "Bu topraklardaki dağları, taşları, ormanları tarayın. Tüm çiçekleri otları bitkileri araştırın. Denizlerdeki yosunları inceleyin. İlaçlar yapın, insanları kurtarın. Krallığım bu konuda size her türlü desteği verecek" dedi.

Asırlardır Karialılar şifalı otlardan yüzlerce ilaç yapıp, binlerce hasta iyileştirdiler. İşte bu yüzden "Koca Karia İlacı" sözü yüzyıllardır Anadolu'da "Koca-Karı İlacı" diye kullanılır (Alıntı)