Kilimli eski Belediye Başkanı Ali Aslankılıç, belediyeye ait arsaları oğluna aylık 250-300 lira gibi bedellerle kiralamış.

Hem de 10 yıllığına...

Ali Başkan, Seçkin Özdemir'e karşı seçim kaybedip yeniden döndükten sonra çok değişmişti. Son beş yılını, görevde olmadığı beş yılın acısını çıkartarak geçirdi.

Bir belediye başkanı, başka bir il sınırları içindeki çiftliğine, belediye aracıyla malzeme taşır mı?

Efendim neymiş, araçların masraflarını belediyeye yatırmış.

Bu kanuni olsa bile ahlaki değil...

Ve halk, bu numaraları yemez.

Rakiplerini "çoluk-çocuk" diye küçümseyen Ali Başkan, çocuklarından küçük bir çocuk karşısında seçim kaybetti.

Ama Allah'tan bu çocuk, Ali Başkanın çocuklarına benzemiyor!

Şimdi Ali Başkanın çocuklarının depolarının bulunduğu alana devlet yatırım yapacak. Bakalım Ali Başkanın çocukları, süreci uzatmak için neler yapacak?

Kendilerini mi düşünecekler, kentlerini mi düşünecekler?

Kent Konseyi seçimi yapıldı

Zonguldak Kent Konseyi'nin 17'nci Olağan Genel Kurulu, dün yapıldı.

Mevcut Başkan Yesari Sezgin 81 oy alırken, rakibi Savaş Çiloğlu 77 oy aldı.

Bir oy da boş çıktı.

Oylama sonucunda Yesari Sezgin, yeniden başkan seçildi.

Seçimin sonucuna saygı duyalım.

Ama bu sonucun nasıl alındığına da bakalım.

Tarihe not düşme adına buraya yazalım.

Kentin kelli-felli adamları (lafın gelişi) Yesari Sezgin için oy istediler.

Kim aklınıza geliyorsa!

Hem kel, hem fodul, hem de baseni yere yakın isimler bir araya geldiler.

Kimin, kimi aradığını tahmin ettiğim için, "Seni filanca mı aradı?" diye sordum.

Bir şey olacağından değil...

Kent Konseyi'nin bu yapısıyla kente bir katkısı olacağından değil!

"Malımı tanıyor muyum?" diye test ettim kendimi...

Bizim mallar hala bildiğiniz gibi...

Hiç yanıltmıyorlar bizi...

Başkanlığa yeniden seçilen Yesari Sezgin'i kutluyorum.

Bu şer cephesinin karşısına çıkabilme cesaretini gösteren Savaş Çiloğlu'nu iki kere tebrik ediyorum.

Herkesi tek tek arayıp, şehrin içine ettiği gibi demokrasinin içine eden işadamını da üç kere tebrik ediyorum!

Günün Fıkrası:

Eşeği yüksek mevkiye çıkarırsan...

Nasreddin Hoca, günün birinde eşeğini büyük bir çaba ve gayretle evinin çatısına çıkarır.

Bir müddet sonra indirmek istediğinde, bakar ki, eşek bir türlü inmiyor.

Hoca, şaşkın kalır ve ne yapacağını bilemez.

Üste çıkan eşek, aşağıya inmekte direniyor.

Hoca, bir süre daha uğraşır, ama nafile...

Eşeğin ineceği yok.

Hoca, yorulur ve mecburen tek başına iner.

Kendisini özgür hisseden eşek, zevkten damda koşturmaya ve çifteler atmaya başlar.

Ama çatı bu baskılara dayanamaz ve neticede çatlar, delinir ve eşek de düşer ve enkaz altında kalıp oracıkta telef olur.

Hoca, bu hali görünce, düşünmeye başlar ve şöyle der:

"Allah beni kahretsin. Bir eşeği yüksek bir mevkiye çıkardığında, eşeğin hem o mevkiyi tahrip edeceğini, hem de kendi canından olacağını bilemedim."