Kimler geldi...

Kimler geçti-gitti.

Siyaseten...

Delegeler, ilçe başkanları, il başkanları...

Partisi-purtusu yok.

Hepsi için...

Daha doğrusu...

Hepimiz için geçerli.

Ekranımı kararttım.

Harflerin sayfaya birer birer düştüğü yer hariç...

Gerisi karanlık.

Gün ışığı camdan yüzüme vuruyor.

Bilgisayar oldu ayna...

Koydum kendimi karşıma...

Gözlerimin içine baka baka yazıyorum.

Kafamın içerisinde filmi geriye doğru sarıyorum.

[*] [*] [*] [*]

Doksanlı yıllardan itibaren meslekteyim.

Akköy'e kimler muhtar oldu?

Onlarca il genel meclisi üyesi seçildi.

Yüzlerce kişi oy istemeye geldi.

Birilerini milletvekili seçecekler...

Hizmet getirecekler.

Seçildi de...

Yapamadılar.

Her seçimde aynı senaryo...

Yenilendi.

Hep tuttu.

Oyları alıp gittiler.

Hatta bakanlarımız bile oldu.

AK Parti iktidarı Zonguldak'a "bakan" vermese de...

Önceden bize "bakan"lar vardı.

İşin siyasi ayağı böyle...

[*] [*] [*] [*]

Zaman zaman sistem değişti.

Yapılanma değişti.

Ama her zaman devletten maaş alan...

Hizmet görevine talip olan...

Atanan devlet görevlileri oldu.

Kimi sekreter, kimi memur...

Kimi şef, kimi müdür oldu.

Kaymakamlar, valiler geldi-geçti.

Hepsi hizmete geldi.

Hepsinin kendince bulunduğu şehre...

Görev alanına...

Yetkisine göre dokunuşu vardır.

Bilinenler var...

Bilinmeyen-görünmeyen vardır.

Ama mutlaka bir hizmeti vardır Zonguldak'a...

"Yok" demek yanlış olur.

Az bulmak...

Yetersiz görmek.

İşin doğrusu bu...

Zaten yeterli olsa...

Bugün ağlamayız "hizmet" diye...

[*] [*] [*] [*]

Örnek...

Akköy'de 350 metrelik bir yol...

Ucunda hasta bir adam...

İşin uzmanı değilim.

Yolu yapmaya kalksan, bin çimento gitmez...

Muhtarlar görüyor.

İhtiyar heyeti biliyor.

Önceki Kaymakam bizzat geldi, gördü.

Yeni "duysun, görsün" diye yazdık.

İşin içine Vali Bey'i de kattık.

"Tık" yok...

[*] [*] [*] [*]

Ekranımı bunun için ayna yaptım.

Biz, her gün kendimize sormalıyız...

- Bugün kendimiz için, köyümüz için, şehrimizin için ne yaptık?

Kendime sordum...

Yazmaktan başka bir iş yapmamışım.

Elimden bu mu gelir sadece?

"Öyle" diye kendimi de kandırmışım.

O zaman acımız olur, ağlarız.

Öyle başkasını suçlamaya hakkımız çok az...

Gelelim Sayın Valimizin üzüntüsüne...

Çaresizlikten ölen herkese insan olanın yüreği acır.

Ölüm yaşı düştükçe, acı artar.

Vali Bey buradan gider.

O acılar anı olur.

Bize gelince...

Biz kanıksadık acıyla yaşamayı...

Zannediyoruz ki, güzellikler senaryo ile üretiliyor.

Öyle bile olsa...

Zonguldak'ın da artık bir kurtuluş senaryosu yazması lazım...

Bu da siyasetçi, bürokrasi ile olmaz.

Halk ile olur...