Bir davada, kadını gizli tanık yapsanız...

Sonra o kadını, "Bak, seni deşifre ederim" deseniz...

Hatta "Benimle birlikte olmazsan, adını karşı tarafa veririm" derseniz, doğru bir iş yapmış olur musunuz?

Şimdi biz, böyle bilgileri kamuoyu ile paylaşınca, içinde "kadın" ve "ilişki" kelimeleri olduğu için, "Belden aşağı yazan ahlaksız biri..." oluyoruz.

Ama gizli tanığa şantaj yapan, onunla yatan, belden aşağı bir iş yapmış olmuyor.

Üstelik bizden ahlaklı oluyor.

Yani yapanlar suçsuz, yazanlar suçlu...

Ondan sonra "Hak"tan, "Hukuk"tan söz ediyorsunuz.

Biz kuyuya bir taş attık...

Bakalım kırkınız çıkartabilecek misiniz?

Biz anlamadık, siz anladınız mı?

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (ZBEÜ) Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, 9 günlük Ramazan Bayramı tatili süresince acil servisine bin 500'ün üstünde acil başvurunun olduğunu açıklamış.

Bu haberi okuduğum gün aklıma, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'nin kaç hasta baktığını merak ettim.

Ama iş yoğunluğundan fırsat bulamadım.

Sonra öğrendim ki, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne, 9 günlük Ramazan Bayramı tatili süresince 12 bini aşkın hasta başvurmuş.

Yani günde bin 350 hasta...

Atatürk Devlet Hastanesi'nin bir günde baktığı hastaya, ZBEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi'nin 9 günde bakmış.

Peki, bu istatistikler niye haber olmuş?

Biz anlamadık, siz anladınız mı?

Deren, Eren, Veren...

Zonguldak Belediye Başkanı Doktor Ömer Selim Alan'ın 2 bin 682 TL maaşla belediyeye "ekonomist" olarak işe alacağı TED Zonguldak Koleji'nden sınıf arkadaşı Deren Yazıcıoğlu aradı.

"Para için çalışmıyorum. Arkadaşıma yardımcı olmak istiyorum" dedi.

Ben de, "O zaman maaşınızı belediyeye bağışlarsınız" dedim.

Erdemir'de başından geçen hadiseye değinmek istemedi.

Ama tazminatını iki maaş fazlasıyla aldığını söyledi.

Eğer belediyeye bir ekonomist alınacaksa, Zonguldak'ta bu işi en iyi bilen kişi alınmalı.

Söylemek istediğim sadece bu...

Günün Fıkrası: O profesör olacak...

Saf bir karı-koca, çocukları olmadığı için hocaya gitmişler.

Hoca, "Çocuk büyüsü yapmam için hanımınla ilişki kurmam gerek" demiş.

"Hafifçene bir ilişkide çocuk 'memur' olur, ön sevişmeyi biraz uzatırsam 'avukat' olur, iki tarafında zevk aldığı bir ilişkide 'doktor' olur" demiş.

Çok şaşıran, ama çaresiz kalan karı-koca, düşünmüş, taşınmış ve "Çocuğumuz olsun da, memur olsa da olur hocam" demişler.

Hoca kadını içeri almış, bir güzel soymuş.

Bakmış ki hatun çok güzel...

Uzattıkça uzatmış...

Epey bir zaman geçtiğini gören adam, dışarıdan seslenmiş:

"Aman hoca efendi, biz 'memur olsun yeter' demiştik."

Kendinden iyice geçen hoca gürlemiş:

"Oynama çocuğun istikbaliyle, o profesör olacak."