Bizim oralarda, yani şirin ilçemiz Devrek'te sıkıntılı bir iş olunca, "Onla o işi ayallala abisinin" denir.

Bunun anlamı şudur...

Ne olursa olsun... Sistem kendi işleyişini sürdürür. İt, iti ısırmaz. Sistem güçlüden yanadır. Güçlüye bir şey olmaz.

Siz artık sonuna ne eklerseniz...

Bu sözü çocukluğumda duydum.

40 senedir de test ederim.

Onla o işi hep ayallayalla...

Hiç de bi sıkıntı olmaya!

Biz de uymayoz gayri...

İş olduğuna varya!

Hazır köye gelmişken, bir değirmen hikayesi anlatalım...

Değirmenin üst taşı ile alt taşı sohbet ediyormuş. Üst taş, ne kadar zorluk çektiğini belirtmek için, "Değirmenin hep üst taşı eskir, derler ne kadar doğru?" demiş. Değirmenin alt taşı ise cevap vermiş:

"Sen öyle san. Her zaman altta kalanın canı çıkar."

Bence de her zaman altta kalanın canı çıkar!

Çünkü...

Onla o işi ayallala!

Özel İdare iş mi üretecek, faiz mi?

31 Mart 2019 yerel seçimleri öncesinde tüm illerin İl Özel İdarelerine Ankara'dan para gönderilmiş.

Elbette Zonguldak'a da para gelmiş.

Dün yolda yürürken biri kulağıma eğildi, "İl Özel İdare'nin paraları faizde, biliyor musun?" dedi.

Üstelik kulağıma bu sözleri söyleyen, faize karşı biri de değildi.

"Olabilir, devlet parasının değerini koruyordur" dedim.

"Ama öyle değil. Tüm iller gelen parayı yerel seçimler öncesinde hizmetlere harcadılar. Bizim paramız faizde duruyor. İl Özel İdare'nin işi faiz üretmek mi, iş üretmek mi?" dedi.

Ne diyeceğimi bilemedim.

İl Özel İdaresi, finans kuruluşu değil.

Gelen parayı ihtiyaçlar doğrultusunda harcar.

Hizmet fakiri Zonguldak'ın parasını faizde tutması ilginç...

Faizin haramlığı başka bir tartışma konusu...

Artık kimsenin haram-helal dinlediği de yok ya!

Kıssadan Hisse: Patlıcan...

Eskiden yaşayan kralın biri, patlıcanı çok severmiş. Patlıcandan her bahsettiğinde, soytarısı iç geçirir, kralı tasdik edermiş.

Kral, "Patlıcan dolma gerçekten mükemmel bir yemek" diye konuşsa, soytarı atılır, "Evet, patlıcan dolmanın üzerine yemek tanımam" dermiş.

Kral, patlıcan musakkadan bahsetse, "Ah, var mı patlıcan musakka gibi bir yemek" diye söze başlarmış. Kral, "Üç öğün patlıcan kızartma olsa yerim" dediğinde, "Bir ömür patlıcan kızartma yiyebilirim" dermiş.

Zaman geçtikçe Kral, patlıcandan bıkmış, nefret eder olmuş. "Bu patlıcan yemeğini nasıl yerler, bilmem... Böyle tiksindirici bir yemek daha olamaz" demiş.

Soytarı, "Haklısınız kralım, millette ne mide var. Aslında tüm patlıcan yemeklerini yasaklamak lazım" demiş.

Soytarının daha önceki söylediklerini bilen bir kişi, "Yahu! Daha düne kadar sen değil miydin patlıcan yemeğini öve öve göklere çıkaran?" diye sorduğunda soytarı atılmış:

"Ben kralın soytarısıyım, patlıcanın değil..."

Yalakalık üzerine bir derleme yapmak istedim bugün.

Bilin bakalım kimi tarif ettim?

Aslında etrafımızda o kadar yalaka var ki, bu şablon tümüne uyar.

Aman efendim.

O yalakalar bizden uzak dursun.

Her ne kadar bulaşıcı olmasa da, bizi de yanlarında görenler "yalaka" sanabilir.

Gölge etmesinler, başka ihsan istemez...