AK Parti Zonguldak Merkez İlçe Başkanı Mustafa Çağlayan, önceki akşam siyasi partilerin Merkez İlçe Başkanlarını iftara davet etti.

Mustafa Çağlayan'ın davetine; CHP Merkez İlçe Başkanı Yusuf Mar, MHP Merkez İlçe Başkanı Niyazi Kıransoy, İYİ Parti Merkez İlçe Başkanı Adnan Ömür, Saadet Partisi Merkez İlçe Başkanı Recep Horozoğlu, Yeniden Refah Partisi Merkez İlçe Başkanı Mustafa Aklan, ANAP Merkez İlçe Başkanı Mehmet Köksal katıldı.

7 Merkez İlçe Başkanının bir iftarda buluşması sıradan bir olay değil.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yapmaya çalıştığı "Türkiye İttifakı"nın benzeri Zonguldak'ta, "Zonguldak İttifakı" olarak hayat buldu.

İkinci toplantı, CHP Merkez İlçe Başkanı Yusuf Mar'ın ev sahipliğinde olacak. Bu toplantılarda kentle ilgili sorunlar konuşulacak, üretilen "ortak akıl" ile çözüm yolu aranacak.

"Birlikte hareket etme" kültürünün az geliştiği kentimizde böylesi hareketler bizi mutlu ediyor.

"İktidarım, ben yönetirim" anlayışını kenara bırakıp, "Gelin birlikte yönetelim" anlayışına geçmek, toplumsal uzlaşma kültürünün gelişmesine de katkı sağlar.

Siyasetin ülke genelinde bu kadar gergin olduğu bir dönemde Zonguldak'ta 7 Merkez İlçe Başkanının bir araya gelip, kentin sorunlarını konuşması ve çözüm araması örnek alınacak bir harekettir.

Bu organizasyonu yapan AK Parti Zonguldak Merkez İlçe Başkanı Mustafa Çağlayan'ı tebrik ediyorum.

Çağlayan'ın davetine katılan Merkez İlçe Başkanlarını ise iki kez tebrik ediyorum.

Bu birlikteliğin İl Başkanları düzeyinde sürdürülmesini temenni ediyorum.

Siyasetteki bu birliktelik, belki bürokrasiye de siyaret eder.

Bürokrasideki bu birliktelik, belki iş dünyasına yansır. Ortak çalışma kültürü artır.

Sonra belki bu birliktelik, basın kuruluşları arasında da olur. Gazeteler ortak manşetlerle kentin sorunlarını gündeme taşır.

Siyaset, bürokrasi, iş dünyası, sivil toplum örgütleri arasındaki çekişmeler yüzünden ülkenin en geri kalmış illerinden biri haline dönüşen Zonguldak'ın tek çıkış yolu, birlik ve beraberlikten geçiyor.

Konuşunca iyi, yazılınca kötü...

Zonguldak'ta konuşma hastalığı var.

Siyasetçisi konuşuyor, bürokratı konuşuyor, sivil toplum örgütü yöneticisi konuşuyor.

Böyle olunca, basın da yazıyor.

Onlar konuşunca "iyi", biz yazınca "kötü" oluyoruz.

İcraat yapması gereken bürokratın şikayetçi olması daha da ilginç...

Çünkü bürokrat bunun için para alıyor.

İşini-gücünü bırakıp, milleti-memleketi için çalışan siyasetçi de var.

Siyaseti profesyonel bir iş gibi yapıp, ekonomisini düzelten de var.

Zonguldak bunların hepsini gördü.

Siyaset yaparken batanı da, siyaset yaparken köşeyi döneni de...

Zonguldak'a çulsuz gelip, yazlığı-kışlığıyla giden bürokratları da gördük.

Ama Zonguldak'a bir şey yaptıklarını görmedik.

Artık konuşmayı bırakıp çalışsak...

Şu kenti ayağa kaldırsak, olmaz mı?

Günün Fıkrası: Gavur senin ananmış...

Adamın genç yaşlarda karısı ölmüş.

Bir vakit sonra çocukları demişler ki:

"Baba sana baktık-bakındık, ama uygun bir hanım bulamadık. Bir hanım bulduk, ama gavurlardan. Onu sana yapalım, Müslüman bir hanım bulunca onunla evlendiririz."

Babaları, "Tamam" deyince, Ukraynalı bir hanımla evlendirmişler.

Gel zaman, git zaman babalarına uygun bir eş bulamamanın sıkıntısı ile bir gün, "Baba, Müslüman bir eş bakınıyoruz, ama bu gavur karısı ile sorunun yoktur inşallah" demişler.

Babaları hemen doğrulmuş, cevabı yapıştırmış:

"Ne gavuru oğlum, gavur senin ananmış..."