Değerli okurlarım; Haziran ayı içinde, tüm üniversitelerimizde mezuniyet törenleri ve bazılarında da, ayrıca mezuniyet baloları düzenlenir. Bu törenlere, gerekli koşulları sağlayan son sınıf öğrencilerden isteyenler ve isteyen öğrenci yakınları katılabiliyor.

Benim de yıllarca katıldığım beş-altı yıl öncesine kadar, Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nin merkezde bulunan fakülte ve yüksekokulların mezuniyet törenleri, genellikle, Zonguldak ve Kozlu Stadyumlarında birlikte yapılırdı. Bu törenlere, daha önceden kepini ve cüppesini almış olan öğrenciler, isteyen öğrenci yakınları, öğretim üyeleri, vali, rektör, belediye başkanı, garnizon komutanı gibi üst düzey protokol mensupları ile rektörlük makamının uygun gördüğü davetliler katılırdı.

O yıllarda, organizasyonlarda görevli olan arkadaşlar, durumları katılmaya uygun olan öğrencilerden yüzde 70-80 oranında katılımların olduğunu; katılan öğrencilerin yakınlarından da yüzde 60-70'inin bu törenlere katıldığını söylerlerdi.

Törenlerde, genelde, rektör, vali, belediye başkanı ile öğrenciler adına konuşmalar, başarılı öğrencilere hediyelerin verilmesi, müzik, dans gösterileri, bolca hatıra fotoğrafları çekilmesi gibi etkinlikler olurdu. Yemin ve keplerin fırlatılması ile de törenler son bulurdu.

Törenlerin en renkli ve coşkulu bölümünü ise, törenin sonunda, öğrencilerin hep birlikte, "kep at komutu" ile keplerini havaya fırlatmaları oluştururdu. Öğrenci yakınlarının da, kepli ve cüppeli kıyafetleriyle önlerinden geçen çocuklarını görme, karşılıklı el sallama, birlikte fotoğraflar çektirme anlarının en mutlu anları olduğu görülürdü.

O günlerde, yapıldığı her üniversite kentinde olduğu gibi, Zonguldak'ta da, otobüslerde ve otellerde, çay bahçelerinde yer; lokantalarda, kafeteryalarda, yemek bulmak mümkün olmazdı. Herhalde, kuaförler, çiçekçiler ve kozmetik ürünler satanlar; kep ve cüppe ticareti yapanlar için de çok kazançlı günler oluyordu.

Hiç olmazsa, emeklilik sonrası kentte yaşayan öğretim üyelerini olsun, bu tür etkinliklerde hatırlama gibi bir gelenek (!) olmadığı için, günümüzdeki törenlerin nasıl olduğunu bilmesem de, herhalde, benzer içerik ve atmosferlerde oluyordur.

[*] [*] [*] [*]

Kısa bir süre önce Safranbolu'da karşılaştığım, Karabük'teki özel bir haddehanede işçi olarak çalışan köyümden bir tanıdığa rastladım. Kendisi, sevinçli bir halde, "Şenol Abi, oğlum üniversiteden mezun oluyor. ... tarihinde mezuniyet töreni varmış. Oğlum da gelmemi arzu ediyor. O törene katılmak için Sivas'a gideceğim. Kendisine bir iş bulmasında yardımını beklerim..." mealinde bir şeyler söyledi.

Nerede, ne okuduğunu sorduğumda, "Sivas Kangal Meslek Yüksekokulu'nda, herhalde elektrik üzerine ..." yanıtını aldım. Kendisi açısından, oğlunu kepli-cüppeli bir kıyafetle önünden geçerken görmekten, birlikte fotoğraf çektirmekten başka bir öneminin olmayacağını düşünerek, o kadar uzaklardaki bir törene gitmesine üzüldüm. Ancak gitmekte kararlı olduğunu anladığım için, "Sevindim... Tebrik ederim... Hayırlı olsun..." diyebildim.

"İşyerinden izin alacaksın, Karabük'ten Ankara'ya, Ankara'dan Sivas'a, oradan da Kangal'a gideceksin. Orada en az bir gece kalacaksın. Aynı şekilde döneceksin. Oğlunu kepli-cüppeli görmek için bu kadar eziyete-masrafa değmez. Zaten, törenin hemen ardından okul da tatil olacak, oğlun dönecek..." mealinde bir şeyler diyemedim.

"Ya iki yıllık bir okulda okumak için ta oralara gidilir mi? Senin o kadar yorulmana, masraflar yapmana değer mi? Daha mezun olmuş da değil. Mezun da olsa ne olacak? Yapılan bir-iki saatlik temsili bir tören..." gibi sözler söylemek istedim, ama onu da söyleyemedim.

Belki de, "Ya oğluna telefon aç, kendisini tebrik et. Başarı ve hayır dualarını ilet. İlla kepli ve cüppeli kıyafeti ile görmek ve hatıra fotoğrafları çektirmek istiyorsan, cüppeyi ve kepi iade etmemesini, bedelini ödeyerek gelirken getirmesini söyle!" demek de uygun olabilirdi!

[*] [*] [*] [*]

Günümüzde, büyüklü-küçüklü her ilimizde en az bir üniversite ve pek çok ilçede de meslek yüksekokulları ve fakülteler bulunuyor. Öğrencilerin, genellikle, bazı nedenlerle, yanlış da olsa, bulundukları kentlerdeki üniversitelerde okumak istemedikleri biliniyor. Bu nedenle üniversitelerde okuyan öğrencilerin çok büyük bir bölümü, o kentin dışından gelen öğrencilerden oluşuyor.

Yükseköğrenim Kurumu'nun (YÖK) istatistiklerine göre, 2017-2018 ders yılında, fakülte ve iki yıllık yüksekokulların son yarıyılında bir milyon 200 bin dolayında öğrencinin olduğu söylenebilir.

Bu öğrencilerin yüzde 70'inin mezuniyet törenlerine katılabileceği kabulüyle; herhalde, 2018 yılında, 800 bin kadar öğrenci bu törenlere katılmıştır. Bu öğrencilerin de yüzde 50 kadarının birer yakının başka kentlerden gelerek bu törenlere katılabileceği düşünülürse; 400 bin dolayında öğrenci yakını da başka kentlerden gelerek bu törenlere katılmış olmalıdır.

Ülkemizde her dört işsizden birisinin üniversite mezunu olduğu biliniyor. Bu nedenle, mezunlarımızın aldıkları diplomaların kendilerine bir imkan sağlamadığını görmeleri, mezuniyet törenlerinde aileleri ile birlikte yaşadıkları mutluluk, kısa bir süre sonra, üzüntülere, sıkıntılara dönüşüyor.

Buna rağmen, üniversitelerimizde, mevcut kontenjanlar her yıl artıyor, yeni bölümler, programlar ve (birincisi yetmiyormuş gibi!) ikinci öğretimler açılıyor. Bu artışların mezunlarına olan ihtiyaçlar nedeniyle değil, başka nedenle açıldığı herkesçe biliniyor.

Kontenjanların ve ona bağlı olarak da mezun sayılarının artması, birçok alanda, işsiz öğretmenler, mühendisler oluşması gibi sorunlara ve kaynak israflarına neden olduğu da biliniyor. Bu durum da, üniversiteleri, adeta sorun yaratan kurumlar haline dönüştürüyor.

Masraflı sınav hazırlıkları ve iyi okullarda okuyarak ulaşılan yüksek puanlarla girilen büyük kentlerdeki bazı üniversitelerin mezunları fazla istihdam sorunları yaşamazken; özellikle düşük puanlarla girilebilen ve daha çok dar gelirli ailelerin çocukları olan taşra üniversitelerinin mezunlarının bu sorunları çok daha ağır yaşadıkları da bilinen gerçeklerdendir.

Tüm üniversitelerimizde her yıl yapılan üniversite mezuniyet törenlerine, çok sayıdaki öğrenci yakının uzaklardan gelerek, imkanlarını zorlayarak katılması; bu törenlerin, üniversite yönetimlerinin ve öğrencilerin yorucu çalışmaları ile gerçekleştirilmiş olması ve ders kayıplarına da neden olması gibi olumsuzlukları da bulunuyor.

Bu nedenlerle, asıl amacı, mezun olacak öğrencilere, "Artık öğrencilik döneminiz bitti. Buradan ayrılma, kendi ayaklarınızın üstünde durma zamanı geldi..." gibi mesajların verilmesi olan bu mezuniyet törenlerinin, her bölümün öğrencileri ve öğretim elemanlarının katılımı ile daha samimi bir havada düzenlenecek mezuniyet geceleri olarak, bölümler bazında yapılmasının, bu mesajın buralarda verilmesinin daha uygun olabileceğini düşünüyorum.

[*] [*] [*] [*]

Mezuniyet törenlerine katılan ve katılmayan tüm öğrencilerimizi, kendilerine bu imkanları sağlayanları ve Ramazan Bayramınızı en içten dileklerle ederim...