Zonguldak'ta kamu kurumlarındaki çürüme giderek büyüyor.

Biz bu olayları yazınca, farklı anlamlar çıkarılıyor.

Ama asıl amaç, yazmamızın önüne geçmek.

Çünkü biz yazmayınca, olay duyulmuyor...

Duyulmayınca da, sorun olmuyor.

Zonguldak'ta yaşanan bazı olayların Ankara'ya rapor edilmediği bile oluyor.

Kendimden biliyorum.

Eğer sorunları halının altına süpürürseniz, bir gün ayağınız oraya takılır ve hepsi ortaya çıkar.

Kenti yönetenlerin derdi, kendi dönemlerinde bir sorun çıkmasın...

Çıkınca, "O eskinindi" deyip karşıya geçebilsin...

Zonguldak'taki en rahat iş, kamu yöneticiliği...

Öyle masaya vuran, yakaya yapışan siyaset anlayışı olmadığı için herkes kafasına göre takılabiliyor.

Veysel Atasoy, Ömer Barutçu, Zeki Çakan tipi siyasetçileri arar olduk.

Mesela, biz Zonguldak Belediye Başkanı seçiyoruz, ama kararları Emniyet Müdürü ile Vali veriyor.

Yol güzergahını Emniyet Müdürü belirliyor.

Vali, "Projeler gerekirse gecikir" diyebiliyor.

Madem kenti atanmışlar yönetecek, biz ne diye sandığa gittik ki?

AK Parti Zonguldak Milletvekilleri Polat Türkmen, Ahmet Çolakoğlu ve Hamdi Uçar'ın da meydanı boş bıraktıkları ortada...

Kimse alınıp, darılmasın...

Böyle başa, böyle bürokrat!

Yapacak bir şey yok.

Pusula'yı açarsın, gerçekle yüzleşirsin...

Zonguldak'ta hareket bitmez.

Ofis dışında işlerim vardı.

Çıktım, işlerimi hallettim.

Dönüşte bir telefon:

"Büronun çatısında biri intihara teşebbüs ediyor..."

Yani sanki başka bir yer yok gibi...

Zonguldak'ta gündem saniyede değişir.

Bir ambulans, Gazipaşa'yı inlete inlete geçer.

Zonguldaklı, o sesi ciğerlerine kadar hisseder.

Zonguldaklı değilseniz, anlayamazsınız.

Ya bir trafik kazası vardır, ya bir madende göçük...

Tek caddeli bir şehir olduğumuz için, her şey içimizden geçer.

Acı da, mutluluk da...

Ve bütün kent duyar olayı...

Çünkü Gazipaşa'da bir olay varsa, trafik aksar.

Araç kuyruğunun bir ucu Fener'e...

Diğer ucu Müftülük'e...

Bir diğer ucu Üzülmez'e uzanır.

Anlarsınız, şehirde bir sıkıntı var.

Ve kulaktan kulağa yayılır.

Ya da telefonunu açar, Pusula'ya bakarsın.

Gerçekle yüzleşirsin...

Günün Fıkrası: At maması lazım!

Adam doktora gidiyor.

"Doktor bey, karnım atıyor" diyor.

"Nasıl yani?" diyor doktor.

"Hani, kalbim nasıl atıyorsa, karnım da işte öyle atıyor" diyor adam.

Doktor iyice şaşırıyor:

"Allah Allah, atmaması lazım..."

"Sağ olun" diyor ve gidiyor adam...

İki hafta sonra tekrar geliyor.

"Teşekkür ederim doktor bey, tavsiyeniz üzerine at maması aldım, yedim. İyi geldi, bütün şikayetlerim bitti" diyor.

Doktor iyice şaşırır:

"Allah Allah, bitmemesi lazım..."