Bir süredir, kendi kendime sosyal deney yapıyorum.

İkidir elime gelen haberi yazmıyorum.

Haber merkezine söylemiyorum.

Diğer gazete ve internet sitelerine bakıyorum.

Kimse yazmıyor.

Böylece yazmadığımız olay, yaşanmamış oluyor!

Dolayısıyla kentte bir sükunet oluyor.

Sorun varsa da, duyulmadığı için kimseye dert olmuyor.

Akşam eve gidince düşünüyorum...

"Peki, böyle iyi mi?"

Aslında eve rahat gidiyorum, işe rahat geliyorum.

Yazınca öyle değil!

Peşimde arabalar, kötü adamlar.

"Devlet"e söylüyorum...

"Baş"ıma bir şey gelmediği için işlem yapıyor.

"Baş"ıma bir şey gelince de, "Hayati tehlike" olmadığı için bir şey yapmıyor.

"Bir şey" yapmak için ölmek gerekiyor.

Üstelik "Baş"ımıza bir şey gelince, "Devlet" rahatsız oluyor.

"Önceden haber verseydin" diyor.

Aslında biz "Haber"i verdiğimizde "Devlet" gereğini yapsa, başımıza bu işler hiç gelmeyecek.

"Devlet", her zaman 18 yaşında sanılıyor, ama bazen "17" gibi, bazen "19" gibi davranıyor.

Bir de "yapan"lar değil, "yazan"lar kötü oluyor.

Beni en çok rahatsız eden konu da bu...

"Devlet" sizi koruyamadığında da, size kızıyor, kirpi gibi dikenlerini çıkarıyor.

"Devlet" gürültüden hoşlanmıyor.

Biri, birini "dolan"dırmış, biri öbürünün arkasından "dolan"mış...

Son çare "Adalet Abla"ya gidiyoruz.

Abla, gözünü seveyim ya!

Ama "Adalet Abla"nın sembolü olarak kullanılan adalet ve düzen tanrıçası Themis'in gözleri bağlı!

Adalet ve düzen tanrıçası Themis'in gözleri niye bağlı, biliyor musunuz?

Davalı ile davacıyı görmemesi, kimliklerini bilmemesi için davacı ile davalının kimliklerinin yargılamayı etkilememesi, adaletin gerçek şekilde tecelli etmesi için Themis gözleri bağ ile kapatılmış.

Bence "Adalet Abla"nın gözlerini açmamız lazım.

"Adalet Abla" bir gözünü aç, n'olursun Abla!

Açsan, gerçeği göreceksin!

Üçkağıtçıyı, dolandırıcıyı, hırsızı göreceksin.

Hiç hukuk bilmesen, sadece vicdanının sesini dinlesen bileceksin.

Ya sen "bilmek" mi istemiyorsun, "görmek" mi istemiyorsun Adalet Aba?

Şimdi sen oruç da tutuyor olabilirsin.

Ağzın da bağlıdır!

Konuşmazsın...

Ama Ramazan'ın sonu Bayram, Adalet Abla...

Ayşe Teyze, Hasan Amcanın dediklerine bakma!

Hayırlı iftarlar Adalet Abla!

Günün Fıkrası: Temel, karısı ve aşığı...

Temel, bir haftalığına gittiği memleketten, haber vermeden erken dönünce, karısı Fadime'yi evde başka bir erkekle yatakta bulur.

Derhal belinde taşıdığı tabancasına davranan Temel, yatakta yakaladığı adamı alnının ortasından vurur.

Tabancayı tam kendi kafasına doğrultmuşken, karısı haykırarak üzerine atlar:

- Dur Temel'im, kıyma kendine!..

Temel, sinirden titreyerek haykırır:

- Sus kaltak, sıra sana da gelecek!..