Yasin Hamzaçebi'nin adamlarının saldırısından sonra çok sayıda mesaj aldım.

Herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

En beğendiğim mesajı sizlerle paylaşıyorum...

"İyi günler Ali Rıza Bey...

Uğradığınız saldırıdan dolayı çok müteessir oldum. Zonguldak'ta doğmuş, İstanbul'da ikamet eden bir öğretmen olarak tüm Trabzonlular adına ve şahsım adına ben sizden özür dilerim. Özrüm, Zonguldak'ın taşını-toprağını, emeğini-terini sömüren, 'Trabzonlu' kisvesi altında iş çeviren haysiyet yoksunları adına değil. Zonguldak'ı; toprağı, emeği kabul eden, burada ağlayıp, burada gülen ve bu kömür kokan toprağa gömülen çalışkan ve şerefli Trabzonlular adınadır.

Siz Zonguldak'ta ne kadar haramzade, kan emici varsa ifşa etmeye devam edin ki, bu utanmazlar, ıslah olmaz, ama biraz olsa da çekinmeye ve hırsızlıklarını yaparken huzursuz olmaya devam etsinler.

Saygılarımla...

Erdem D."

Zonguldak ittifakı...

Zonguldak'ta bir devlet protokolü var.

Biri, Valiliğin normal protokolü...

İkincisi, Cumhurbaşkanı geldiğinde uygulanan özel protokol...

Bu özel protokolde, Zonguldak'a katkı sağlayan işadamları çağrılır.

Bunlar; Zeki Yurtbay, Sezai Çanakcı, Akın Tatoğlu ve Emir Eren'dir.

İşlerini düzgün yapan, kamuoyunda saygınlığı olan, en çok istihdam yaratan, üretim yapan ile ve ülkeye katma değer sağlayan isimler çağrılır.

Bizim sıklıkla eleştirdiğimiz isimler, yani nitelikli dolandırıcılar, hazine arazisi talancıları, vergi kaçakçıları, sömürgeci zihniyetli işadamları buralara çağrılmaz.

Çünkü toplumda saygınlıkları yoktur.

Ama bunların sesi o kadar çok çıkar ki(!) adam sanırsınız. Bir kısım siyasetçi ve bürokrat, bu gürültünün tesirinde kalır.

Önemli değil. Biz her zaman, toplamda saygınlığı olan, bu memlekete istihdam ve üretim anlamında katkı sağlayan bu toprağın çocuklarından yana olmaya devam edeceğiz.

Hırsızlar ve arsızlardan yana olmayacağız.

Yalandan, çalandan, talandan uzak duracağız.

Zonguldaklıdan ve Zonguldak'tan yana olacağız.

Allah kimseyi düşürmesin!

Allah, hiç bir gazeteciyi bir nitelikli dolandırıcıyı savunacak kadar aciz duruma düşürmesin.

Allah, hiç bir gazeteciyi, "adliyeye sevk edildi" ifadesini, "mahkemeye sevk edildi" şeklinde anlayacak kadar geri zekalı yapmasın.

Allah, hiç bir gazeteciyi, "Benim ne işim var o nitelikli dolandırıcıyla..." dedikten sonra nitelikli dolandırıcının yanında işe başlayacak kadar aciz duruma düşürmesin.

Günün Fıkrası: Hoca çıktı, mandalar yesin...

Cansız Hoca, şehrin ileri gelenleriyle bir yemeğe katılır.

Hocaların çok yemek yemesiyle ilgili bir fıkra anlatılır:

"Hoca ile manda bostana düşmüş. Görenler, 'Hangisini çıkaralım?' demişler. Kimileri 'mandayı çıkarın, o çok yer' demiş, kimileri de 'yok, hoca daha fazla yer, onu çıkarın' demiş."

Fıkrayı dinleyen Cansız Hoca, masadan kalkmış, bir kenara oturup çayını yudumlamaya başlamış.

Masadakilerden biri, Cansız Hoca'ya, "Hocam niçin kalktınız?" diye sormuş.

Cansız Hoca, cevabı yapıştırmış:

"Hoca çıktı, mandalar yesin..."