Ölüm, en çok bu toprağın insanına yakındır.

Daha 13 yaşında dipçik zoruyla madenlere sokuldu bu toprağı insanı...

O zaman yeraltındaydı ölümler...

Sağ çıkabilen, kan kusa kusa ölüyordu ciğerlerinden...

Sonra dipçik zoruyla ocaktan çıkarıldılar.

Daha sonra dipçik zoruyla Ankara yolundan çevrildiler.

İki tünel arasına sıkıştı bu kentin insanı...

İşte o güzel insanlardan biri, İl Genel Meclisi Üyesi İsmail Terzi...

17 yaşında lise son sınıf öğrenci oğlu Muammer Durmuş Terzi'yi trafik kazasında kaybetti.

Cemal Süreya "Üstü Kalsın" şiirinde şöyle demişti:

"Ölüyorum tanrım

Bu da oldu işte.

Her ölüm, erken ölümdür

Biliyorum tanrım.

Ama, ayrıca, aldığın şu hayat

Fena değildir...

Üstü kalsın..."

Bir insanın yaşayabileceği en büyük acı, evlat acısıydı. İsmail Terzi, bu acıyı yaşadı.

Acısını paylaşıyor, Muammer Durmuş Terzi'ye Allah'tan rahmet diliyorum.

Toprağı bol, mekanı cennet olsun.

Ölüm, adın kalleş olsun.

Mafya bozuntularına pabuç bırakacak değiliz

Zonguldak'ta gazetecilere yönelik saldırı kanıksandı.

Özellikle şahsıma yönelik saldırılar rutine bağlandı.

Bir gazeteciye saldırı haberi olsa, "Ali Rıza Tığ mı?" deniyor.

"Sen de yazma canım" diyebilirsiniz.

Ama biz yazmasak, kim yazacak?

Ortada 9 milyon liralık bir dolandırıcılık iddiası var.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi bu olay bizim gazetemizde de haber oldu.

Sabah evden çıkışımdan itibaren takip eden kişiler, önce arabama arkadan çarptılar, sonra "tutanak tutalım" numarasıyla yolumu kestiler, aracıma saldırdılar.

Ben saldırganların arasından sıyrılıp polis merkezine ulaştım.

Başta İl Emniyet Müdürümüz Ahmet Metin Turanlı olmak üzere ilgileri haberdar ettim.

Ama böylesi durumlarda en kötüsü ne, biliyor musunuz?

Şikayetçi olduğunuz zaman yoruluyorsunuz.

Zamanınız gidiyor, ruhunuz gidiyor.

Kendinizi kötü hissediyorsunuz.

Mağdur oluyorsunuz, ama suçlanıyorsunuz.

Bununla da bitmiyor.

Bir de mahkeme süreciyle uğraşıyorsunuz.

Oysa defalarca denediler aynı yöntemi...

Beni böyle saldırılarla, yol kesmeyle, vurmayla, dövmeyle susturamayacaklarını öğrenemediler.

Yeri gelmişken tekrar hatırlatıyorum...

Bu can, bu bedende olduğu sürece, bu şehri ve bu şehrin insanını soyanlarla mücadeleye devam edeceğiz.

Bu kenti, bir-iki dolandırıcıya, mafya bozuntusuna bırakacak değiliz.

Anlaşılan o ki, tedbirlerimizi biraz daha artırıp, gerisini Allah'a bırakacağız.

İşaret fişeği bir yerde patladı!

Geçen hafta 9 milyon liralık bir dolandırıcılık olayından söz etmiş ve "işaret fişeği" niteliğinde bir yazı yazmıştım.

Muhtemelen bu "fişek" birinin bir yerinde patladı ki, böyle kontrolsüz hareketler yapıyor.

Bu hareketler, doğru dürüst iş yapan, namuslu bir tüccarın yapacağı şeyler değil.

Namuslu adamla bizim ne işimiz olur?

Namussuzlarla mücadeleye devam...

Birilerine yazı yazdıran-yazdırmayan, tetikçi tutan, perde arkasından oyun oynayan olmadım.

Kime, ne yazacaksam, kendim yazdım.

Yazmaya da devam edeceğim.