Değerli okurlarım; şimdilerde "yaşlılar" kategorisine girenler hatırlarlar. 40-50 yıl öncelerinde, trafikteki kamyonların pek çoğunun üzerinde renkli-albenili bir yazı sitili ile "Maşallah!" yazardı. O yıllarda, ülkemize gelen ve üzerlerinde "Maşallah" yazan bu kamyonları gören bazı yabancılar arasında, bunun bir firma adı olduğunu sanarak, "Ya bu Maşallah firması da ne kadar büyükmüş. Bir de 'Türkiye fakir' diyorlar!" diyenlerin olduğu söylenirdi

Bilindiği ve görüldüğü üzere, bu günlerde, yerel seçimler dolayısıyla tüm kentlerde, duvar ve bina üstleri gibi yerler, birisi değişmeyen, diğeri kentten kente değişen, büyük boy, ikili fotoğraflar ile kaplıdır. Bu sıralar, ülkemize gelen ve yerel seçimler olduğunu öğrenen bazı yabancıların da, gittikleri her yerde bu ikili fotoğrafları gördüklerinde; fotoğraftakilerden her yerde aynı olanın, o bölgenin büyükşehir belediyesinin; gidilen yere göre değişen fotoğrafın da, o büyükşehre bağlı ilçelerin-beldelerin belediye başkanı adaylarının fotoğrafı olduğunu sanmaları kuvvetle muhtemeldir.

Gerçekten de bu yerel seçimlerde, partilerin genel başkanları ile kentlerin belediye başkanı adaylarını birlikte gösteren bu ikili fotoğraflarından, yapılan mitinglerden, basına yansıyan görüntülerden, söylem içeriklerinden, seçimlerin, "Türkiye" isimli bir büyükşehrin belediye başkanının ve bu büyükşehre bağlı kentlerin belediye başkanlarının seçimine benzetmek de yanlış olmaz.

Ancak herhalde, yanlış olan, bu benzerliğin yaratılması ve bir yerel seçimin genel seçimler havasının da ilerisinde gergin bir havaya sokulmuş olmasıdır.

[*] [*] [*] [*]

Yine bilindiği ve görüldüğü üzere, bu yerel seçimler, ülkenin iki bloğa bölündüğü; bloklardan iktidar yanlısı olanın, diğer bloku ve önderlerini, içinde illet (hastalık, aşağılanan, hor görülen...), zillet (aşağılık, hor görülmüş...), güruh (değersiz, aşağı görülen, küçümsenen topluluk...), çete (kötü eylemler yapan başıbozuk, küçük eylem grupları...), beka (var olma...) gibi kelimelerin, en yüksek ses tonlarıyla bolca kullanıldığı, genel seçimlerin ötesinde bir mücadele ile geçen bir yerel seçim oluyor. Bu nedenle de, herhalde, ileriki yıllarda, bu özellikleri ile hatırlanacak bir yerel seçim olacaktır.

Tüm toplumlarda, aralarında büyük iç sorunları olan bir aileye, sokağa, mahalleye, köye dışarıdan bir tehlikenin olması durumlarında, iç kavgalarını bir kenara itmeleri ve ortak düşmana karşı birlik içinde olmaları sosyolojik bir davranış biçimidir. Ülkemizin, dışarıdan ve dışarıdakilerin içerideki uzantıları tarafından, her cepheden kuşatıldığı ve kuşatılmak istendiği bir dönemde, bu sosyolojik davranışın, özellikle de blokların üst kotlar arasında hiç görülememesi, toplum çoğunluğunun üzüntü ile izlediği bir olgu oluyor. Bu olgunun kimleri sevindirdiği de biliniyor.

[*] [*] [*] [*]

MAÇLARIN ZEVKLE İZLENEBİLİR OLMASI, HUNİNİN TAŞMAMASI İÇİN!

Değerli okurlarım; bir futbol maçında, eğer;
[*] Takımların, teknik ve ekonomik imkanları birbirlerine denk ya da yakınsa...
[*] Taraftarlar, tribünlerde ve saha dışında birbirlerini düşman gibi görmez; tezahüratlarında ve tepkilerinde centilmen davranırlarsa...
[*] Hakemlerin "yöneticilik", antrenörlerin "eğiticilik", oyuncuların "oyunculuk" becerileri ve insani nitelikleri iyi olursa...
[*] Belki de en önemlisi, şeref tribünündeki protokol mensupları, içtenlikle, "iyi oynayan takım kazansın" diyebiliyorsa; kulüp başkanları, maçı yan yana oturarak izleyebiliyorlarsa ve taraftarları üzerinde etkili olabiliyorlarsa...
[*] Önemli-önemsiz hiç kimsenin aklının ucundan, hakemleri etkileme, şike gibi karanlık işler geçmezse...

O maçın ya da bu iyilerin olduğu her maçın zevkle izlenen ve sonucuna da herkesçe saygı gösterilen ya da gösterilmesi gereken bir maç olacağını söylemek için futbol uzmanı olmaya gerek yoktur. Ancak bu olması gereken hususlarda fazla eksik-noksanların olması durumlarında da, tribünlerde, saha içinde veya dışında, istenmeyen durumlara zemin hazırlanmış olacağını söylemek için de uzman olmaya gerek yoktur.

Bir futbol maçının zevkle izlenecek, sonucuna herkesçe saygı gösterilecek ya da göstermesi gerekecek bir maç olması için, yukarıda sıralanan hususların benzerlerini; bir seçimin "demokrasi bayramı" havasında geçecek ve sonuçlarına herkesçe saygı gösterilecek bir seçim olması için de sıralamak mümkündür.

Eğer bu sahada da, olması arzu edilenlerde büyük sapmalar olursa, iyi olmayacak sonuçlarını kestirmek de zor değildir. Her sahada, bu olması arzu edilen hususları sağlamada da, en fazla görev ve sorumlulukların, iktidar gücünü elinde bulunduranlara düştüğü de bilinen bir gerçektir.

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; bu seçimlerde ve öncesinde, Sayın Cumhurbaşkanının, bir cumhurbaşkanı ve parti başkanı olarak sergilediği çalışma temposu ve üstlendiği aşırı yük durumundan, belki Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi'ne (CBYS) karşı olanların da yararlanabileceği bir malzeme çıkabilir!

Örneğin, "Ey Sayın Cumhurbaşkanını çok seven vatandaşlarımız, eğer bu sistem Sayın Cumhurbaşkanı gibi, insanüstü bir gayretle sürdürülebilecek bir sistemse, bunun hem kendi sağlığı, hem de sistemin sürdürülmesi açılarından sürdürülebilir bir sistem olamayacağı açıktır. Zira, kendilerinden sonra, bu kadar ağır bir yükü tek başına taşıyabilecek ve benzer tempoyu sürdürebilecek bir adayın bulunması son derece zor olacaktır. Bu tespitin doğruluğunu mevcut ve muhtemel cumhurbaşkanı adaylarına bakarak da anlayabilirsiniz..." mealindeki söylemlerinin işlerine yarayabileceğini düşünüyorum!

[*] [*] [*] [*]

Değerli okurlarım; bakkala-pazara, file-torba-çanta gibi taşıma kapları ile gidildiği yıllarda, eğer sıvıyağ, gazyağı, kolonya gibi sıvı ihtiyaç maddeleri de alınacaksa, onlar için de uygun şişeler, kavanozlar, kaplar da götürülürdü. Satıcılar, dükkanlarındaki büyük tenekelerden-bidonlardan, getirilen küçük kapları doldurarak satış yaparlardı. Bu doldurmada, "huni" denilen, üstten ağzı geniş, alttan dar bir boru çıkışı olan bir aktarma aracı kullanılırdı. Doldurma esnasında, eğer huninin üstünden, alttan geçebilecek olandan fazla sıvıyağ vs. konursa, ya da alttaki kabın dolduğu unutulursa, konan bu fazla sıvı huninin dışına akardı. Ortalığı da berbat ederdi.

(Önümüzdeki zaman içinde, inşallah, yanımızda taşımaya ve ücret ödeyerek almaya başladığımız file-torba gibi katı taşıma kaplarına, şişe-kavanoz-saklama kabı gibi sıvı taşıma kapları, depozito ödemeleri de eklenir, hatta huniler de tekrar kullanıma girer!)

Taşıyabileceğinin çok üstünde iş yüklenilen bir insanın da, bu huniye benzetilmesi mümkündür. Burada da, o insana ne kadar iş yüklerseniz yükleyin, o, kapasitesinin-gücünün yettiği kadarını yapar; yapamadıkları dışarı akar; belki bu dışarıya akanları, yükten düşenleri de gözüaçıklar, fırsatçılar kapar. Ya da yükü taşıyacak olan, yükünün fazlalığını söyler, azaltılmasını ister.

CBYS'de de, isteyen kendileri olduğu için, mevcut Cumhurbaşkanımızın, "Bana bu yük fazla, azaltalım!" diyebileceğini sanmıyorum. Ancak, kendilerinden sonra gelecek olanların bunu isteyeceğinden ve sistemin görünen olumsuzluklarının düzeltilmesini isteyeceğinden ya da onun istemesine gerek kalmadan gerçekleşeceğinden eminim.

[*] [*] [*] [*]

Seçimlerin; demokrasi bayramı havasında geçecek günlerin gelmesini, vatanımız, milletimiz ve tüm seçilecek olanlar için hayırlı olmasını dilerim.