Demir Ailesi, Davut Acar'ın Zonguldak Belediyesi'nden kiraladığı alanı kiralamış.

Oraya bir şeyler yapıyorlar.

Bir ara "kız öğrenci yurdu" dendi, bir ara "apart" dendi, sonra "AVM" dendi, daha sonra "kafeler" dendi.

Kamuoyu daha ne olacağını tam olarak bilmiyor.

Şirkete de Teoman Papila'nın torununun adını vermişler.

Oradaki çalışma sırasında hafriyatlar uçurumdan aşağıya yuvarlanmış. Kızlar Plajı'na doğru... Vatandaşın biri çekmiş. ..

Pusula görüntülü haber yapmış.

Kızılca kıyamet koptu.

Demek ki, burada çok başka sıkıntılar var. Yakında kokusu çıkar.

Bize yazılan haberlerde kullandıkları Umut İliksiz, şirketlerinden birinde şofördü.

Mahkemeye veriyoruz. Neyini alacaksın bu çocuğun? Üzerine kayıtlı hiçbir şey yok. Asgari ücret maaş... Sonra ailesi yalvarıyor.

Oysa Demir Ailesine bir çocuğun arkasına saklanmak yakışır mı?

Biz Erdoğan Demir'e yazıyoruz! Bize Erhan İliksiz yanıt veriyor! Bize gelince aslan kesiliyorlar. Peki, bu ailenin aslanlığı hiç görüldü mü?

Bunlar, gariban polis memurunu dövdüler. Devletin savcısına saldırdılar. TTK'da müdür dövdüler. Gazeteci dövdüler.

Peki, sosyal medyadan saydıran kadına gıkları çıkabildi mi? Çı-ka-maz...

Çocuklarını bir Karadenizli dövdü. Sesleri çıktı mı?

Zonguldak'ta külhanbeyi geçinen biriyle Demir Ailesinin meselesi olabildi mi? O-la-maz... Güçleri Mustafa Özdemir'e, Ali Rıza Tığ'a, Akay Turhan'a yeter!

Kahvaltı sofrasında arkadan saldırırlar. Bunların aslanlığı işte bu kadar...

Demirler, "Filyos" deyince çıldırıyor.

"AVM" deyince çıldırıyor.

Yani kişisel meseleleri olunca aslan kesiliyorlar ve gazetecileri bir silah gibi kullanıyorlar.

Bana bak Erdoğan Demir! İstersen bakma tabi!

Hüseyin Özbakır da yok, Levent Çebi de yok.

Onlar varken yaptıramadıklarını, şimdi hiç yaptıramazsın.

Önce o kadının Twetter'da yazdıklarına yanıt verin, sonra bizim yazdıklarımıza verirsiniz!

Dün çok önemli iki kişiyle görüştüm. Öyle çete-mete yazıyorsun ya!

Kimsenin seni taktığı yok! Boşuna uğraşma!

Son kez söylüyorum...

Silahlı suç örgütünün bir üyesi olsam, Demir Ailesi ve gazeteleri benim hakkında bu yazıları yazamaz. Ya-za-maz...

Hani devlet, Demir Ailesinin 69'unu birden gözaltına almıştı ya!

Ankaralara kadar sürümüştü ya!

O zaman avukat paranızı İsmail Recai Şanlı ödemişti ya!

Sonra siz onun aleyhine tonlarca yazı yazmıştınız ya!

İşte o kadar!

Bu saatten sonra tehditleriniz bize sökmez.

Ölmez de sağ kalırsak, hesabını mutlaka sorarız.

Ona göre...

Kıssadan Hisse: Borcumuza sadık olalım...

Çok eski zamanlarda bir ülkenin genç, düzgün fizikli ve güzel göğüslü bir kraliçesi varmış. Şövalye Stefan ise, kraliçenin göğüslerinden gözünü alamıyormuş ve en büyük arzusu ona varmakmış. Fakat bu ilginin ortaya çıkmasının, kendisine ölüm cezası getireceğinden de eminmiş. Bir gün bu sırrını yakın arkadaşı olan sarayın hekimi Heratiyus ile paylaşır. Heratiyus, bir süre düşündükten sonra, Stefan'ın bu isteği için yardımcı olabileceğini, fakat karşılığında bin altın istediğini söyler. Stefan, hemen kabul eder. Heratiyus, kraliçenin hamamda olduğu bir ara, onun sutyenine biraz kaşıntı tozu koyar. Kraliçe giyinir giyinmez hemen kaşıntılar başlar. Kral, saray hekimini çağırtır. Heratiyus, krala şöyle der:

"Bu kaşıntı, sarayda başlayan bir salgındır. Önceden yaptığımız deneylerde bunun panzehrinin sadece ender kişilerin tükürüğünde bulunduğunu farkettik. Sarayda ise, bir tek şövalye Stefan'in tükürüğü buna uydu. Eğer iki saat boyunca bu göğüsleri emerse kaşıntı geçer."

Kral, çaresizce Stefan'i çağırtır. Heratiyus, bu esnada kaşıntı tozunun panzehrini Stefan'a verir ki ağzına doldursun. Şövalye iki saat boyunca göğüsleri emer ve iyice hasret giderir...

Çıkışta Heratiyus, anlaştıkları bin altını talep eder. Stefan ise, istediğini elde etmiş mutlu durumda, Heratiyus'un bu konuyu açığa vurmaya cesaret edemeyeceğini bilerek altınları vermez! Ertesi gün Heratiyus, kaşıntı tozundan biraz kralın donuna koyar. Kral, hemen Stefan'i çağırtır...

Kıssadan Hisse: Borcumuza sadık olalım...