Zonguldak'ta siyasi partiler, belediye başkan adaylarını belirledi.

Şimdi sıra belediye ve il genel meclisi üyesi adaylarında...

Bu olaya girsem, çok sert bir yazı yazmak zorunda kalacağım.

O nedenle konuyu bir fıkrayla geçiştirmek istiyorum...

[*] [*] [*] [*]

Televizyon ekibi, bir köye gitmiş ve yaşlı bir amca ile röportaja başlamış...

- Efendim, bu yaşınıza kadar kim bilir ne güzel olaylar yaşamışsınızdır. Seyircilerimize güzel bir anınızı anlatır mısınız?

İhtiyar başlamış anlatmaya...

- Bir gün bizim muhtarın eşeği kayboldu. Bütün köy eşeği aramak için dağa çıktık. Saatlerce aradık. Sonunda da bulduk. Başladık dağ yolundan aşağı inmeye... Birden bizim muhtarın eşeği gözümüze bir güzel görünmeye başladı ki...

Muhabir, hemen müdahale etmiş...

- Aman efendim, oraya girmeyelim. Bu hikaye tehlikeli olmaya başladı. Başka bir güzel anınızı anlatın.

İhtiyar köylü, yine anlatmaya başlamış:

- Bir gün bizim muhtarın kuzusu kayboldu. Bütün köy muhtarın kuzusunu aramak için dağa çıktık. Saatlerce aradık. Sonunda da bulduk. Başladık dağ yolundan aşağı inmeye... Birden bizim muhtarın kuzusu gözümüze bir güzel görünmeye başladı ki...

Muhabir, yine adamın sözünü kesmiş...

- Aman efendim, oraya da girmeyelim. Siz en iyisi kötü bir anınızı anlatın.

Adam, yeniden söze başlamış...

- Bir gün ben kayboldum...

[*] [*] [*] [*]

Ben bu ormanda kaybolan vekili biliyorum.

Başına ne geleceğini de tahmin ediyorum.

Kendisine de söyledim.

İnşallah sonu önceki vekil gibi olmaz!

Uzlaştırmacı sorunu...

Kimi zaman biz şikayetçi oluyoruz...

Kimi zaman bizi şikayet ediyorlar.

Kanun değişti.

Önce uzlaşmacıya havale ediyorlar bizi...

Biri arıyor...

Uzlaşmacıymış...

En münasebetsiz zamanda...

Saat, mesai, hafta içi, hafta sonu yok.

Arıyor ya!

"Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı" diye başlıyor söze...

Kiminle uzlaşacağımı bile bilmiyor.

Dosyaya bakmamış... Soruyor...

Bu ne münasebetsizlik?

Siz kimsiniz?

Bu hakkı nereden alıyorsunuz?

"Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı" diyerek bizi mi korkutuyorsunuz?

Uzlaşmacı, bu işten para kazanıyor.

Para kazanıyorsan, kalkıp işinin peşine düşeceksin.

Alın teri dökeceksin.

Bize eleman filan da göndermeyeceksin.

Değmiyorsa, yapmayacaksın.

Demirler, neden panik yaptı?

Dedeman Oteli yapılırken, "önüne yat limanı yapacağız" diye tüm hafriyatı Karadeniz'e döken Demir Ailesi, yıllarca Davut Acar tarafından kullanılan alanda bir şey yapıyor.

Ne yaptıkları tam olarak belli değil.

Oradan iş makineleriyle sahile hafriyat itilirken görüntü geldi.

Yayınladık...

Kızılca kıyamet koptu.

Efendim, itilen hafriyat sahile inmemiş.

Biz haberi internet sitemize koyduk.

Zonguldak Belediyesi, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü, Milli Emlak ekipleri, kendilerini ilgilendiren konularda ayrı ayrı tutanak tuttular.

Panik yapmaya gerek yok. Sonucu hep birlikte göreceğiz.

Bu kadar paniğin başka bir nedeni var. Onu da araştırıyorum.

Belgesini bulup, öyle yayınlamayı düşünüyorum.

Namussuz, şerefsiz, haysiyetsiz...

Geçenlerde yazdım... Benim çeteden 15 bin lira alıp, dönemin Emniyet Müdürü Atilla Çınar hakkında haber yaptığım iddiasını ortaya atıp, belge sunamayan her kimse; namussuz, şerefsiz, haysiyetsizdir.

Nokta...