Türkiye'nin içeride bir sürü sorunu var.

Türkiye'nin dışarıda da bir sürü sorunu var.

Zonguldak'ın içeride bir sürü sorunu var.

Dışarıda da bir sürü sorunu var.

Bizim de kendi içimizde bir sürü sorunumuz var.

Dışımızda da bir sürü sorunumuz var.

Dünyada, Türkiye'de ve Zonguldak'ta ekonomik kriz var.

Bu kriz, aynı şekilde bizde de var.

Ülke, şehir, insan...

Yani olayları anlamak için çok şey bilmeye gerek yok.

Ortalama bir zekası olan insan, kendi sorunlarının şehirde, ülkede ve dünyada olduğunu görebilir.

ABD, nasıl Türkiye'yi ekonomisiyle tehdit ediyorsa, Zonguldak'ta bizi de ekonomik olarak bitirmeye çalışanlar var.

Yani bizim de ABD'miz var!

Aynı Trump gibi saçma sapan gürleyen biri var ya!

Bizimki de aynı öyle!

Bizim de İngiltere'miz var!

Zonguldak'ın bütün ekonomisini o yönetir.

Ama hiç görünmez. Aynı İngiltere gibi...

İngiltere'den dünyayı yöneten Yahudiler gibi...

Türkiye ekonomik krize girince, hemen tasarruf tedbirleri aldı.

Biz de aynısını yapmıyor muyuz?

Yani ülke yönetmek için çok zeki olmaya gerek yok.

Zaten tasarruflu olsaydık, ekonomi bu duruma gelmezdi.

Mesela, biz haber üretmek zorundayız.

Reklam bulmak zorundayız.

Abone yapmak zorundayız.

Ülkenin de üretim yapması gerekiyor.

İthalattan çok ihracat yapması gerekiyor.

Zonguldak'ın da üretmesi gerekiyor.

Kömür üretmesi gerekiyor.

İstihdam yaratması gerekiyor.

Farklı sektörlerde yeni üretim alanları geliştirmesi gerekiyor.

Bakın gördünüz mü?

İnsan ile şehir, şehir ile ülke aynı işte...

Çalışmak-üretmek gerekiyor.

Birlik-beraberlik içinde olmak gerekiyor.

İç sorunları aşıp, dış sorunlarla topyekun mücadele gerekiyor.

Zonguldak'ın başarısız olmasının nedeni, iç dinamiklerinin birlikte hareket edemeyişi...

Herkes, "ben kazanayım, ben daha çok kazanayım, hepsi benim olsun" derdinde...

"Ben" yerine "Biz" olabilsek, bugün bu sorunları konuşmuyor olurduk.

Bugün Bartın ve Karabük'ün Zonguldak'ı geride bırakmalarının en önemli nedeni "Biz" olmalarıdır.

Mesela, Çaycuma'nın diğer ilçelere göre önde olmasının nedeni, insanlarının "Çaycuma" değil, "Çaycumamız" demeleridir.

Zonguldak Merkez ilçe, Kozlu ve Kilimli'deki en büyük sorun ise "Ben"ciliktir.

Şehrin sahipsiz oluşudur.

Zonguldak, tacize-tecavüze uğrayan kadın konumundadır.

Yıllar boyu bu ülkeye bakan Zonguldak, kömürü alındıktan, insanları kullanıldıktan sonra bir kenara atılmıştır.

Birileri gelip sahillerini işgal ettiler, denizini pislettiler, havasını kirlettiler.

Yaşlı-bakımsız bir kadına benzedi Zonguldak...

Hani "Sen beni gençliğimde görecektin" deriz ya!

Zonguldak için de "TTK'da 50 bin kişi çalışırken" ifadeleri kullanılıyor.

Sosyal yaşamı Türkiye'nin üzerinde olan, tenis kortları, sinemaları, sosyal tesisleriyle "misafir odası" olan Zonguldak, artık bir evin kullanılmayan eşyalarının konulduğu ardiyesine döndü.

Öyle sıradan estetik operasyonlarla düzeltilebilecek değil durumu...

Köklü bir değişime-dönüşüme ihtiyacı var.

Cilt gerdirme filan olmaz.

Deriyi komple değiştirmemiz gerekiyor.

Kanserli hücrelerin temizlenmesi gerekiyor.

Anjiyo kurtarmaz bizi...

Kalbe giden tüm damarların değişmesi gerekiyor.

Her gelenin yeniden tanımaya çalıştığı, farklı beklentiler içinde olduğu Zonguldak, taciz ve tecavüze uğramış yaşlı bir kadın gibi...

Ona göre davranmak, ona göre beklenti içinde olmak lazım.

Ama bu kente zarar verenleri de hatırlatmak lazım.

Bu kenti taciz eden, bu kente tecavüz edenler aramızda gezdiği ve hala söz sahibi oldukları sürece huzur yok.