Zonguldak Kömürspor'un iç saha maçları, Karaelmas Kemal Köksal Stadyumu'nda oynanıyor.

Resmiyette "protokol tribünü" olabilir.

Ama halk dilinde "şeref tribünü" denilen bölgeye oturanlar, fotoğraf paylaşıyorlar.

Oraya, o koltuklardan şeref alanlar değil, şerefli olup o koltuğa şeref verenler oturmalı.

Elbette az sayıdaki şerefli insan da oturuyor o tribünde...

Ama o koltuklardan şeref alma düşüncesi olanlar yüzünden, o koltuklara şeref verecek olanlar gelemiyor.

Nerede kentin, kurumların, sivil toplum örgütlerinin sırtından asalakça geçinenler varsa orada.

Adamın işi-gücü yok, kayınpederinin sırtından geçiniyor, ama gelmiş tribüne oturmuş!

Ne iş yaptığını sorsanız, "Filancanın damadı" olmaktan başka özelliği yok!

Ama kabahat onlarda değil!

Onları oralara alanlarda!

Arkadaşının karısıyla yatan da orada!

Çalıştığı kurumu soyan da!

Çalıştığı kurumlarda yaptığı şerefsizlikler yüzünden atılan da orada!

Gerçekten yazık oluyor bu şehre...

Bir gün bir yetkili çıkıp, bu şeref noksanlarını bu tribüne sokmadığı gün, Zonguldak'ın kurtuluş günüdür.

Dönüş süresi, sana verilen değerdir!

Bir gazeteci, milletvekiline ulaşamadığını köşe konusu yapar mı?

Bir gazeteci, vali ile görüşmek için köşesinden mektup yazar mı?

Milletvekili, vali, belediye başkanı seninle görüşmek istese, görüşür zaten...

Sana dönüş ne kadar uzuyorsa, verilen değer o kadardır.

Bunu anlarsan, ona göre davranırsın.

Sen daha aradığın kişinin adını bilmez, yanlış yazarsan, seni kimse ipine takmaz!

Belki de insanlar, senin niye aradığını bildikleri için telefonuna bakmıyor olabilirler!

Değerini bil, ona göre davran!

Hüseyin Uysal, eşinden başkasını dinlemez!

Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal, AK Parti'den istifa etti.

Zaten AK Partili de değildi.

CHP'den milletvekili aday adayı olmuş birini, AK Parti aday gösterdi.

Yeniden aday gösterilmeyince, bu kez AK Parti'den istifa etti.

Hangi partiden aday olursa olsun, seçimi kazanamayacağını biliyor.

Herkes bir yorum yapıyor.

Yanındakilerin gazına geldiği söyleniyor.

Ama ben kesinlikle eşinin baskısı nedeniyle istifa ettiğini düşünüyorum.

Çünkü Hüseyin Uysal, eşinden başkasının sözünü dinlemez.

Günün Fıkrası: Stalin ve tavuk...

Stalin, bir kış günü arkadaşları ile votka içmektedir.

Biraz kafayı bulunca, "Oradan bana canlı bir tavuk getirin" der.

Stalin, canı canlı tavuğun tüylerini yolmaya başlar.

Bütün tüyler yolunduktan sonra tavuğu bırakır.

Tavuk, can havliyle dışarıya kaçmak ister.

Ama Rusya'nın soğuğu nedeniyle şömineye doğru koşmaya başlar.

Şömineye yaklaştığında çıplak derisi sızladığı için tekrar Stalin'in ayaklarının dibine gelir ve oraya çöker.

Stalin, tavuğa biraz yem verir ve kalkıp yürür.

Stalin yürüdükçe, tavuk da peşinden yürümeye başlar.

Sonra arkadaşlarına dönerek şöyle der:

"Halk, bu tavuk gibidir. Tüylerini yolup çaresiz ve savunmasız bıraktığınızda, birazcık yem verirsiniz, asla sizi terk etmezler."