10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü...

Ben böyle günlere oldum olası karşıyımdır.

Hiç samimi bulmam.

Zoraki açıklamalar, zoraki ziyaretler...

Bu yıl Zonguldak'ta yapılan etkinliklerin en güzeli, en samimisi, İl Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı'nın kadın gazetecilerle buluşmasıydı.

Pusula'yı temsilen kahvaltıya Öznur Güneş katıldı.

Hem kahvaltı yaptı, hem sohbet etti, hem haber yaptı.

Emniyet Müdürü Ahmet Metin Turanlı'dan samimi açıklamalar geldi.

Söylemek istediği her şeyi tüm samimiyetiyle söylemiş.

Satır arasına hiç bir şey gizlememiş.

Kendisine bu samimiyetinden dolayı teşekkür ediyorum.

Sohbet bölümünde söylediği şeyler, Zonguldak'ı ne kadar iyi etüt ettiğini gösteriyor.

Ahmet Metin Turanlı, Zonguldak'ta ve hatta Türkiye'nin her yerinde belediye başkanlığı yapabileceğini söylemiş.

Başta Muharrem Akdemir olmak üzere kentimizdeki birçok belediye başkanından çok daha iyisini yapardı.

Sadece belediye başkanlığı değil...

Ahmet Metin Turanlı'dan çok da iyi gazeteci-televizyoncu olurdu.

Düşünsenize... Kar yağıyor... Ahmet Metin Turanlı, eline mikrofonu almış, ZBEÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nin kapanan yolunda insanlarla röportaj yapıyor.

Yaşlı bir kadına sarılmış, "Ayşe Teyze, bu mikrofon, bu da kamera, karşında Kozlu Belediye Başkanı Kerim Yılmaz... Ne diyeceksin?" diye soruyor.

Hiç imkanı olmasa, cep telefonundan canlı yayın yapardı.

Televizyonda yayınlamasa, sosyal medya hesabından yayınlardı.

Acayip köşe yazıları yazardı!

Fıkraları benimkiler gibi olmazdı. Ama, yazım tarzı kesinlikle benim tarzımı andırırdı!

Bu kadar tembel gazetecinin içinde de kısa sürede yıldızı parlardı.

Kıssadan Hisse: Tüneli bilmezsen...

Bir gün namlı bir avcı başı, ekibini toplamış, ava çıkmış.

Biraz gitmişler bir kovuk, avcı başı, "Durun, yatın yere, buradan tilki çıkacak" demiş.

Ekip yatmış, beklemeye başlamış.

Gerçekten tilki çıkmış, avlamışlar, kürkünü almışlar.

Ava devam etmişler...

Biraz gitmişler, bakmışlar, biraz büyük bir kovuk...

Avcı başı, "Yatın, bu kovuktan ayı çıkacak" demiş.

Yatmışlar, beklemeye başlamışlar.

Gerçekten ayı çıkmış, avlamışlar, kürkünü almışlar, yola devam etmişler.

Bayağı gitmişler. Bir bakmışlar, kocamana bir kovuk...

Avcı başı, "Yatın" demiş. Herkes şaşkın, avcı başına bakmışlar.

Avcı başı da şaşkın, "Bunu ben de bilmiyorum. Kimse kımıldamasın, bekleyelim, ne çıkacak görelim?" demiş.

Başlamışlar beklemeye...

Kovuktan tren çıkmış, bütün avcıları ezmiş geçmiş.

Tüneli bilmezsen, trenin altında kalırsın.

Zonguldak'ta son günlerde adaylık bekleyen politikacılara ne güzel uyuyor değil mi?

Bakalım kimler trenin altında kalacak?

Mevlana ve oğlu...

Hz. Mevlana, bir gün eve gelir, oğlunu üzgün görür. Sebebini sorar.

Oğlu, "Hiç..." der.

Hz. Mevlana dışarı çıkar.

Kapıda asılı bir kurt postu vardır, onu alır üstüne giyer.

Ellerini havaya doğru açıp ulumaya başlar.

Oğlu babasının bu haline bakıp güler.

Hz. Mevlana, "Evladım, gördün mü? Dünya dertleri de işte böyledir. Kurt, aslında korkutucu bir hayvandır. Ama sen o postun arkasında babanın olduğunu bildiğin için korkmadın ve güldün. İşte bütün dertlerin arkasında da Rabbinin olduğunu bil ve ona güven..." der.